Hatırlıyorum da, 80’lerin ortalarında özellikle de okulların başlayacağı mevsimlerin hemen başlarında annemle birlikte hani bizim Adanalıların tabiriyle mektep için “üst baş almak” için şimdilerde Adana Sümer Öğrenci Yurduna dönüştürülmüş olan Sümerbank’ın insanı alış veriş yapmaktan soğutan o sevimsiz satış mağazasına her gittiğimizde, çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin birbirinden kalitesiz ve vasat giyeceklerin arasından benim için ehven-i şer olanını seçmeye çalışırken hep aynı kabızlığı ve hep aynı mutsuzluğu hissederdim.
Çünkü satış reyonundaki giysiler ya da ayakkabılar hem ziyadesiyle kötüydü hem de nedense sayıları fevkalade sınırlıydı. Olur da bir mucize gerçekleşip kendinize yakışacağını düşündüğünüz bir ürünle karşılaştığınızda ise, o ürünün size uygun bedenini bulmak ayrı bir “mağaza içi koşuşturmasına” sebep oluyordu, ki genellikle o koşuşturmaların sonu da türlü imkansızlıklara rağmen bir şekilde beğendiğiniz ürünün size uyan bedeninin hiçbir zaman bulunamadığından mütevellit o sırada sizinle ilgilenen “mutsuz” satış temsilcisinin “yaşanan bu kepazeliği” size hissettirmeme çabasıyla canhıraş bir şekilde yanınıza gelerek; “Pantolon olmadı, o vakit gömlek verelim küçük beyimize!” sözleriyle sonlanıyordu!.
Tarihi Gezi Parkı direnişi sebebiyle hakkınızda açılan davadan önce suçsuz bulunarak 2020 yılında beraat edeceksiniz, siz büyük bir sevinçle tam tahliye hazırlıkları yaparken bu sefer de sizi ne olursa olsun içeride tutmak için “hukuk uydurmaktan” zerre çekinmeyen ve de tabii utanmayan saray yargısının “ayak üstü” uydurduğu saçma sapan casusluk hikayeleri sebebiyle üstelik aynı gün içerisinde yeniden tutuklanarak 2 yılı aşkın bir süredir demir parmaklıklar ardında hukuksuzca rehin tutulmaya devam edileceksiniz, (durun bitmedi daha!) sonra da hakkınızdaki o deli saçması casusluk suçlamalarından beraat etmenize rağmen bu sefer de önceden beraat ettiğiniz Gezi Davası’ndan müebbet hapse mahkum olacaksınız! Nasıl? Nefis değil mi?
Aynı kanaatteyim efendim. Beyin ölümü çoktaaan gerçekleşmiş memleket yargısının hal-i pürmelalini anlatması açısından bence de nefis bir ibretlik hikaye çıkmış bu çılgın, bu rezil serüvenden, akıllara seza hukuksuzluk rallisinden! Tıpkı 80’lerin “Pantolon olmadı, o vakit gömlek verelim küçük beyimize!” çırpınmaları gibi, Gezi Davası olmadı mı, hımmm, o vakit casusluk verelim beyimize! Casusluk da mı olmadı, hay aksi! O vakit beyimize yeniden Gezi Davası vererek “yerli ve milli” yargımızın Sümerbank vari ürün yelpazesindeki zenginliğinin altını bir kez daha özenle çizelim, tarafsız ve bağımsız necip yargımızın gücünü test etmek isteyen dâhilî ve haricî bedhahların bir değil bin kez daha düşünmelerini sağlayalım!
Yazık ediyorsunuz bu memlekete, yazık..
Uğur Güney Subaşı