Günümüz dünyasında gündeme pek gelmeyen fakat derinden ilerleyerek kendini bir anda gerçekleştirmek üzere bir hayli mesafe almış sosyolojik gerçeklik var.
Modern zamanların eskilerden biraz farkı var. Geçmişe bakarak geleceği anlamaya çalışan günümüz insanı büyük bir yanılgı içinde modern zamanının farkı artık geçmiş ile geleceğin arasına teknoloji ile girmiş olmasıdır. Bunun en belirgin örneğini muhafazakar aile yapısında görebilirsiniz. Ebeveyn ile genç arasında birbirine hiç uymayan dünyayı algılama biçimi var ve bu farkı oluşturan şey ise bize hiç yabancı olmayan içine düşüğümüz teknoloji.
Zira günümüz dünyası, gençliği aynı kaynaktan besliyor; Youtube, Tiktok, Twitter ve Instagram. Kritik soru tamda buradan çıkıyor. Peki “Bu mecrayı besleyip yön veren kim ve bu mecra neden bu kadar önemli olsun ki?” sorusunun cevabı sosyal medyaya yön veren yapının ahlaki normları ile bu çağın gençliği ahlaklanıyor. Bu yapıya karşı koymaya ulus devletlerin gücü yetmez. Olup bitenin farkındalar mı ondan da emin olamıyoruz. Olup bitenin farkında olsalar idi eğer her ülke kendi tebasını koruma refleksiyle bir takım çözüm arayışına girmiş olurdu fakat bunu gördüğümüz söylenemez.
Varsın teknoloji doğal süreç ile toplumu nereye doğru sürükler ise süreklesin yaklaşımı ise günümüzü okuma becerisinden yoksunların kuracağı cümledir çünkü; teknoloji modern zamanlarda kendi ahlakını yüklediği yeni jenerasyonu aidiyet duygusundan yavaş yavaş soyutlayarak ulus devlet yapısının üstünde yükseldiği zemini altından çekerek varlık sebebini ortadan kaldırıyor.
Dünya büyük bir şok dalgasına yavaş yavaş yaklaşıyor tabi bu şok olup bitenin nereye doğru gittiğinin farkında olmayanlar için. Gelelim en başa “Modern, Seküler ve Dindar” her kesimin çocuğu aynı kaynaktan beslenip aynı sosyoloji ile yoğrulunca ortaya farkların ortadan kalktığı birbirine benzeyen kişiler çıkıyor fark yok ise farklılıklar üzerinden sürekli kavga eden bizim gibilerin işine geliyor gibi gözükse bile baş etmemiz gereken yeni sorunlar bizi bekliyor tabi o zamana kadar ulus devlet yapısını koruyabilir ise dünyada.
Sosyolojik gerçeklik günümüz dünyasında pek gündeme gelmeyen derinden bir konudur . Günümüz insanı geriye dönük büyük bir yanılgı içinde modern zamanın içinde kaybolmuştur. Anne,baba ve çocuklar arasında zaman ve dönem farkı vardır bu farkın sebebi teknolojidir. Bu yapıya ulus devletlerin gücü değil modern toplumun gücü yetebilir. Velefki teknoloji ve doğal toplum nereye sürüklenir ise sürüklensin gelecek geleceğin okuma becerisindedir. Her kesimden insan aynı kaynaktan yaşasa da farklı ideolojik fikirleri vardır.
Sosyolaji gerçeklik geçmişten dolayı geleceğe dönük olan insan populasyonudur . İnsanlar arasındaki farklılıkların kaynağıı teknolojidir .Aileler ile cocuklar arasında kuşak ve dünya farkı vardır .Zaman farkı teknolojiye göre değişiyor . İnsanlarn var olanların farkında değiler.
Her şeyi devletten beklemektedirler . Teknolojinin insanı sürüklediği dünyadan okumak kurtaracaktır .
Yazı gayet doğru fakat bakacak olursak, şuanki gençliği yönlendiren, sizin deyiminizle “sosyal medya” baktığımız zaman hepsinin kurucusu genel olarak en büyük 5 devletten biri denilebilir. Herkesin kafasında az çok birşeyler canlanmıştır. Öbür devletten bunun farkında mı sorgulanır ama görüyoruz ki farkında olan devletler var, var ve yasakları ile birlikte bu çok açık şekilde belli. Kendi yaşadığımız üzerinden gidersek, evet dünya genelinde yüzdelik olarak neredeyse tüm sosyal medyaların aktif kullanımında hepsinde ilk 5’te varız. Yüzde kaçı yarar için, yüzde kaçı zarar için kullanır bilmem ama durum az çok ortada. Bu -stratejisel olaylar, zengin milletleri daha zengin yapar, fakir milletleri daha da fakir yapar. Bunlar tabiki benim görüşlerim.