MERİNOS ÇİFTLİĞİ’NDE DİYANET-SİYASET MERKEZLİ POYRAZ FIRTINASI

AnalizPolitika

Written by:

Hz. Ali “bir insanın aklında ne kadar kibir varsa, o kadar noksanlık var” der. Mevlâna ise “haddini bil!” der. Zira kibirli ve haddini bilmeyen insanda utanma kalmadığı için yaptığı her şeyin ve söylediği her sözün doğru olduğunu sanır. Her neyse asıl konum bu değil.

Daha önceki yazılarımda söylemiştim. Merinos Benim Kırmızı çizgim. Çünkü ben o kurumda 17 yıl çalıştım. Oranın ekmeğini yedim havasını soludum. Köpekler, ekmek yediği yere ihanet etmez. Ekmek yediği el tehlikedeyse onun için savaşır. Ekmek yediği yeri ihanet eden ancak sokak köpeğiyada tasmalı köpeklerdir.

2002 yılından 2019’da emekli oluncaya kadar 4 müdür ile çalıştım. Siyasetle gelen siyasetle gitti. Cemaatle gelen polisle gitti. Ohalle gelen müfettiş raporuyla gitti. 4 müdürün hiçbiribir üst makama veya başka eşdeğer bir yere yönetici olarak gidemedi. Emekli olduktan sonra gelen Dr. Erdinç Veske bir üst makama terfi ederek gidebildi. Zamanında ona yönelik eleştirilerim olmuştu. Hala o eleştirilerimin arkasındayım. Ama bir şeyi de itiraf etmeliyim, yerine bıraktığından daha başarılı olduğudur.

Gelelim bu döneme. Lafı uzatmaya gerek yok direk kitabın ortasından maddeler halinde başlayalım.

1. Erdinç Veske döneminde önce üretim işletme bölüm başkanı daha sonra teknik koordinatör olarak görev yaptın. Kapanıp tekrar açılan Tarım Ekonomisi Bölüm Başkalığını saymıyorum. Kurumda proje üretme, değerlendirme ve şubelerin işleyişi başta olmak üzere müdür kadar yetkili ve sorumluydun. Birlikte son derece uyumlu bir çalışma içerisindeydiniz. O dönemde personel üzerindeuyguladığınız mobingleri, kaz, köpek ve tavşan yetiştiriciliğini birlikte planladınız. Daha da fazlası taşıma ve tatlı suyla midye yetiştiriciliği gibi çılgın bir projeyle kamunun milyonlarca lirasını israf ettiniz. Sonra o terfi etti sana da iplerini elinde tutarak o koltuğa oturttu. Sen müdür olduğunu sandın ama değilsin. Yönetme ve liderlik becerin olmadığı için kibrinle kendini tepede görüyorsun. Unutma ki, kuşlar karıncaları yerken, öldüklerinde karıncalar kuşlarıyer. Şimdi öyle bir haldesin ki teknik koordinatör ve kurum imamından başka hiçbir dostun yok. Bu kibirli halinle son iki yılın kuzu ölüm oranları %15-30 aralığında. Hiç mi vicdan azabını çekmiyorsun? Kurumda birçok veteriner hekim ve zooteknist varken bütün olanaklara sahipken, bu kadar yüksek kuzu ölümüne neden olan birini dışarda sorumlu yapmayı bırakın çoban yapmazlar. Kuzu ölümlerinin hesabını kim verecek? Her hafta değiştirdiğin şube şeflerinden mi hesap soracaksın? Her hafta başka bir isim görevlendirerek hem o arkadaşların motivasyonunu bozuyor dolaylı olarak mobing uyguluyorsun.
2. O kadar aciz ve koltuk düşkünüsün ki, devlet memuru olduğunu unutup AKP ilçe yönetimine müdürlük içinyalvarıyorsun. AKP ilçe örgütüne bir devlet memuru hangi amaçla gidip poz verir? Devlet memurlarına siyaset yasağı kalktı da benim mi haberim yok? İlçe başkanlığında poz vermek yetmez. Bir zamanların Ohal müdürü AKP mitinglerine otobüs tahsis etti sen onu geçmelisin. Sahi ya sen devlet memuru musun yoksa hükümet komiseri mi?Sevgili Müdür Vekili müdür olarak kalabilmek için kurumu siyaset-imam- kurum içi gerilim üçgenine sürükledin. Yıllarca AKP’nin Merinos sorumlusu gibi hareket eden imam, daha öncekilerde olduğu gibi, seni ilçe örgütüne önerse de daha önce gidenlerin hepsi AKP döneminde gitti. Sende gideceksin. İmamdan sınırsız destek alabilmek adına lojman tahsis edenler, lojmanın bütün bakım onarım hizmetlerini yapanlar onu el üstünde tutanlar ve daha niceleri…. Aklı olan bir insan için imam iki yerde gereklidir; Camide ve cenazede. Diyanet personeline kurumdaki personel kontrol yetkisini ve saat 16’dan sonra müdür vekilinin vekilliğini mi devrettin? Hoca için hakkını teslim etmem gereken bir konu ise, ideolojik olarak AKP çizgisinde olmamasına rağmen iyi bir iletişimci olduğu ve her siyasi yapıya yakın olduğudur. Deyim yerindeyse rüzgarnereden eserse arkasına almasını bilir. Parti  örgütlerindepoz vermeden önce bilinmelidir ki haklıdan ve doğrudan yana değil, güçlüden yana olanlar güç merkezi değiştikçe döner fırıldak olur.
3. Lojman konusundan da söz edelim. Mevlana’nın sözlerini seversin. “Ya göründüğün gibi ol, yada olduğun gibi görün” der. Veske kafasındaki uygulamaları hayata geçirebilmek için aracı kullanmıyordu. Sen ise “adil davranma” maskesi altında “Lojman Tahsis Komisyonu” kurup komisyon başkanı ve üyelerini kullanıyorsun. Görev tahsis hakkı olmamasına rağmen kaç personel süresi dolduğu halde lojmanda kalmaya devam ediyor? Lojman komisyonu bütün dilekçeleri kabul etti mi? Yoksa “daha siz yenisiniz” deyip dilekçeleri geri mi çevirdi? Sahi ya, kar-kışda küçük bebeği olup ta taşınmak için senden bir ay süre isteyen ve “adil olmalıyım” diye geri çevirdiğin personel var mı? “Adil olmalıyım” maskesi altında istediğin personele lojman tahsis ediyorsun. Komisyonu kendine maske olarak kullanıyorsun. Aklınca kurnazsın ama bunu herkes biliyor.
4. 2014 yılından bu yana devam eden sertifikalı hububat tohumu üretimini sürdüremediniz tekrar ekmeklik buğday üretimine döndünüz. 2014 yılında başlayan, eksikleri giderilmiş sözleşmeli üretim modelini nasıl geriye götürüp, batırdın. Kurumu TMO ya muhtaç hale getirdin ve hasat maliyetlerini arttırdın?  Biyoteknoloji merkezini ve biyogüvenligi hiçe sayarak kuzu ölümleri ve büyükbaş hayvanların kesilmelerine sebep olan bilgin ve beceriksizliğinle üstüne ne koydun? Allah aşkına devraldığınız dönemden ileriye taşıyabildiğiniz bir tane konu söyler misin?
5. Üniversite ve enstitüler bilim ve bilgi üretir. Teknik koordinatör ve müdür vekili olduğun dönemde kaç nitelikli proje sunabildiniz? Ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanmış kaç makaleniz var? Göstermelik olarak proje sayısını arttırabilmek için lise öğrencileri düzeyinde projelerle kurumun akademik değerini tamamen bitiriyorsun. Her müdür kendine bir ayakçı arar ve bulur. O ayakçının görevi bütün şubelere dolaşmak herkese ahkam kesmektir. Bulduğun ayakçıya dikkat etmeni öneririm. Zira uzunca bir süre idari binaya gelemeyenler şimdi ali kıran baş kesen gibi terör estiriyor.
6. Geldik zurnanı son deliğine!!! Her yıl başta bölge çiftçisi olmak üzere Marmara ve Ege Bölgesindeki birçok koyun üreticisi koç satışını bekler. Açık arttırma satışı sonrası kalan koç ve erkek toklular belirlenen bir bedelle üreticilere satılır. Son 3-4 yıldan bu yana kalan koç ve tokluları Balıkesir Büyükşehir Belediyesi veya birlikler satın alıyor ve bölge çiftçisine kendi belirledikleri siyasi kriterlerle dağıtıyordu.

Önceki yıllarda satılacak koçların arasına kurumda belirlenen personel başka hiç kimse giremezdi. Sürü sağlığı açısından en temel önlemlerden biridir. Siz bunu bile bilmeyerek veya farklı nedenlerle Kocaeli’nden gelen canbazı nasıl sürünün içine sokacak kadar acizsiniz. Böyle bir uygulamayı sıradan bir ağılda bile izin vermezler. Bu yaptığınızı da bir marifet gibi sosyal medyadan yayınlatma cehaletini gösterebiliyorsunuz. Üreticinin hakkını yediğinizin kurumu rezil ettiğinizin ve aldığınız bedduaların farkında mısınız? Hani siz milliyetçisiniz ya (ben sizin gibilere tatlı su milliyetçisi diyorum), kul hakkı yemezsiniz ya (fırsatını bulduğunuzda hamutuyla yutarsınız), hani siz ahlak abidesisiniz ya….Bütün bu rezillikler yaşanırken vicdanınız hiç mi sızlamıyor?

2025 yılı koç satışına otuz gün kaldı. Bu yıl üreticiye açık artırmada kaç koç vereceksiniz? Kalan koçları yine Kocaeli’nden gelenlere seçtirecek misiniz? Koç satış organizasyonu için kaç para bütçe ayırdınız? Açık arttırmayı hangi organizasyon şirketi yapacak?

Bu kurumda 85 yıldır yüzlerce işçi alın teri döktü. Ağıllarda yattı. Yüzlerce memur geldi geçti. Yine belki yüzün üstünde müdür yöneticilik yaptı. Çok eskileri bilmem ama 2002 yılından sonra gelen her müdür, İsmail Erdoğan ve Yalçın Yaman hariç, her şube şefi senin gibiydi. Kendini vazgeçilmez sanıyor, her şeyin en iyisini bildiğini, istediği gibi hükmedeceğini sanıyordu. Giderken hırslarının ve kibirlerinin bedelini ödeyerek gittiler. Sen Veske’nin verdiği paraşütle o koltuğa oturdun. Bunu sende çok iyi biliyorsun kurumdaki herkes de. Buna rağmen hırslarına ve kibrine teslim oldun. Çiftliğin ağası olduğunu oradaki herkesin de maraban olduğunu düşünüyorsun. Yanlış yapıyorsun. Hata yapıyorsun.

Yol yakınken daha fazla kalp kırmadan ve kırdığın kalpleri onarmanı yolunu aramanı öneririm. Kibir ve hırslarını yenebilirsen belki başka bir müdürcülük oyununun baş kahramanı olabilirsin. Ama şimdi bir figüransın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir