Geçtiğimiz Pazar günü Bandırma Kristal Kafede Güney Marmara Dayanışma Platformunun düzenlediği kahvaltı organizasyonu yapıldı. Kahvaltıya çevre ilçelerden yaşadığı dünyaya duyarlı, sinir uçları halen daha körelmemiş az ama öz bir grup insan katıldı. Platform üyeleri güce boyun eğmedikleri için ilçenin sözde “kanaat önderi” denilecek ama önderliği kendinden ibaret “aslan sosyal demokratlardan” hiç kimse katılamadı. “Bandırma Benim Memleketim” sloganıyla seçimlere giren Av. Müteahhit Belediye Başkanı Tolga Tosun ve yardımcılarını göremediğimiz gibi, CHP ilçe örgütünden ve eski yeni vekillerden kimse yoktu. Tabi onların önceliği Metal Organize Sanayi Bölgesi değil. Flamingoların uçuş rotası. Sanırım Metal OSB tartışmalarını gereksiz buldular.
Asıl gerekçenin ise düzenli olarak Kaymakam eşliğinde düzenlenen Mütevelli Heyeti toplantılarına katılan zatı muhterem Müteahhit Belediye başkanı böyle bir kahvaltıya katılsaydı Çay’ın başkanlığındaki metalcilere hesap veremezdi. O yüzden aldığı pozisyon itibariyle kahvaltıya katılmaması son derece doğal bir yaklaşım. Halkçılık kisvesine sığınarak politika yapan bu ve benzeri arkadaşların “Halkçılık” anlayışının futbol maçlarında amigoluk yapmaktan ibaret olduğunu bir kez daha ifade etmeliyim.
Entellektüel CHP ilçe yöneticileri, eski ve yeni vekil ve vekil adayları Kitap günlerinde film yıldızı edasıyla kare kare resim çektirirken tüm bölgenin ekolojik yapısının tartışıldığı toplantıya G-E-L-E-M-İ-Y-O-R-L-A-R. Gelemiyorlar çünkü aslında rant için yaptıklarının halkın ve doğanın zararına olduğunu biliyorlar. Tanrı hiç kimseyi seçildiği seçmen karşısına çıkamayacak duruma düşürmesin.
Takip edenler bilir. Defalarca dile getirmeye çalıştım. Bu proje neresinden bakarsanız bakın başta Bandırma’nın, genelde tüm Güney Marmara’nın katledilmesi projesidir. Bu projeye destek verenler en hafif deyimle büyük bir aymazlık içerisindedir. Bir koyundan bir post çıkar. Ama bizim iş bilir müteahhit başkanımız bir koyundan çok post çıkarmaya çalışıyor. Nasıl mı? CHP’nin İstabul’da lüks otellerde düzenlediği tarım zirvesine katılıp Bandırma’yı tarımın merkezi yapacağını söylüyor. Turizmcilerle bir araya geliyor, turistik bölge yapacağını söylüyor. Üniversiteye gidiyor, Bandırma’yı üniversite şehri yapacağını söylüyor. Ama en tutarlı davranışı demircilerin yanında durarak gösteriyor. Tanrı kimseyi böylesine şaşkın böylesine öngörüsüz, böylesine tutarsız bir başkan nasip etmesin. Tekel Meydanındaki büfeyi giderayak kiraya verdiği için kıyasıya eleştirdiğim Dursun Mirza’dan özür diliyorum. En azından hiçbir eleştiriden kaçmıyor, kinlenmiyor, halktan kaçmıyordu.
Peki şehrin müteahhit yöneticisi böyle bir tavır içerisindeyken adında tüm Güney Marmara’yı taşıyan GÜMÇED nerede? Çay’la resim çektirmekte.
TEMA Vakfı nerede? Rotaryen temsilcisi başkanla diyaloglarını bozmamak adına 23 Nisan şenlikleri misali kitap Okuma etkinliğinde. Müteahhit Av. Başkan GÜMÇED’in, TEMA’nın ve kent Konseyi’nin etkinliklerinde en önde yer alırken gerçekten sorunların tartışıldığı bir platformdan traktör tekeri görmüş yılan gibi korkmakta.
Sayın Başkan, CHP’nin halktan kopmuş elit rotaryen yöneticileri, misyonunu tamamlamış eski vekiller ve gelecek beklentisinde olan Kent Konseyi üyeleri. Bandırma halkına, doğasına, inancına, umuduna ihanet ediyorsunuz. Yol yakınken bir kez daha şapkanızı önünüze koyup düşünün. Güce tapmayı bırakın. Bugün taptığınız o güç bir gün gidecek, yok olacak. Genel siyasette güce ve tek adamlığa karşı hamaset içeren nutuklar atan sizler yerelde ucuz beklentiler uğruna tek adam yaratıyorsunuz. Yarattığınız tek adamın halkın beklentisi ve dertleriyle uzaktan yakından ilgisi yok. Yolunuz yol değil. Sizin kazanmanız veya kaybetmeniz benim derdim değil. Benim derdim sizin plastik yeşilciliğinize karşı doğayı ve yaşamı savunmak. Benim derdim skışmış bu siyasal düzende büyük umutlarla size oy verenlerin umutlarını kırmanız.
Tekrara düşmek istemiyorum ama başkanın en iyi yaptığı işleri aşağıda konu başlıkları ile sıralamak istiyorum.
Kendisinin dizayn ettiği lionslar ve rotaryenlerin istilasına uğramış bir Kent Konseyi.
Doğasever görünmek adına Atatürk Bulvarına diktiği ağaçların altına yeşil led lambalarla aydınlatmak.
Yine yeşili seven bir başkan imajıyla çöp bidonlarını yeşil plastikle kaplamak.
Kreş açıp yandaş, eş dost akraba, hatırı sayılır kişilerin yakınlarını işe almak.
İnşaat mühendisi ilanı verip eski bir milletvekilinin referansını dikkate alarak kişiye özel kadro açmak.
Şantiyeye atanan müdür atayıp makam arabası tahsis etmek.
Başkan seçildiğinin ertesi günü makam arabası kullanmayacağını söyleyen başkan önüne gelen personele makam aracı tahsis eder oldu.
Kimseyi dinlemeyen bildiğini okuyan tek derdi demirciler olan bir başkanla karşı karşıyayız.
Son sözüm olsun. O demir bir gün gelir pas tutar. Bakmaya iğrenir elinize alırken tetanoz olmaktan korkarsınız.
Ama toprak ana her bahar yeniden doğum yapar, tazelenir ve siz onun kucağına düşersiniz.
O yüzden gelin her şeyi bir kenara bırakıp sadece yaşamı savunalım, yaşamı sahiplenelim.
Cüzdanın ele geçiremediği belki vicdan kalmıştır.