“Bilim, değişmez teoriler demek değildir. Tam tersine yeni bulgular eşliğinde değişen ve gelişen teoriler demektir. İnançtan farkı budur.” Çok acıdır ki insanları en çok harekete geçiren (ve de caydıran) KORKUdur. İnsanları birlikte hareket etmeye sevk eden de (varlıksal tehlike olarak gördüklerinden) NEFRETtir. Dünyada doğruluğu tekrar tekrar kanıtlanmış ama sürekli göz ardı edilen böyle kaç tespit vardır? “Güç yozlaşır; mutlak güç, mutlaka yozlaşır.” Başkası olmadan varlığını anlamlandıramayan, evreni ve yaşamı yorumlayamayan insanların ciddi bir sorunu vardır: Kişilikleri ve özgün fikirleri yoktur; nereye çerkersen giderler; “kaderin bu” dendiğinde susar ve baş eğerler. (Felakete götüren rehberler ve badeleyen şeyhler için.) Tartışılamayan, sorgulanamayan her şey KUTSALDIR, dünyevi olsa bile…
Biliyor musunuz?
Almanya’da
1- Gamalı haç sembolü taşımak,
2- Nazi selamı vermek ve
3- Heil (Selam) Hitler demek yasak.
Her biri 6 ay hapis cezasına yol açıyor.
1-Hükümet zayıflarken parti-devlet bütünleşmesi iktidarı koruyor
2-“Tek adamla olmuyor” diyenlerin kurtuluşu başka bir tek-adamda araması yaman çelişki
3-Siyaset, gelecek projesi oluşturmaktır. Böyle bir projesi olmayan ve ona destek sağlayamayan aktörler virgül olarak kalır”
Siyaseti ‘iktidar mücadelesi’ olarak görenler, iktidar olunca ülkenin önce acil, sonra kalıcı/yapısal sorunları konusunda ne yapacaklarını bilemiyorlar. Sonra gelsin deneme- yanılma. ‘Kurtuluşun’ geriye dönüş (yenileme) olduğunun anlaşılması ne büyük hayal kırıklığı! İran Devrimi ve Arap Baharı’ndan sonra doğru teşhis konmuştu: Yeni bir Ortadoğu şekilleniyordu. Sonra büyük bir güven patlamasıyla bu yörenin “sahibi, öncüsü ve sözcüsü” olmaya karar verildi. Oysa tarihe bakan görürdü ki Ortadoğu’nun işgalcileri olmuştur ama sahibi olmamıştır. Ne kadar sevmiştik “Komşularla sıfır sorun” politikasını; daha doğrusu hayalini! Ama gördü ki kendi içimizdeki sorunları halledemeyince, komşularla da anlaşamıyoruz. Çünkü içimizde ne kadar anlaşamayan küme varsa sınırlarımız dışında uzantıları var. Gelin işe içerden başlayalım.. Devlet disiplininden uzaklaşmanın bedeli çeteleşmektir. Disiplinin bir ayağı hukuki olmak (meşruiyeti önemsemek), ikincisi kurumların işlerliği ve kişilerden önce gelmesidir.
GERÇEKLER şöyle tasnif edilir: Filtrelenmiş gerçekler; tümü dile getirilmeyen gerçekler; değiştirilmiş gerçekler; bilinmemesi gereken (devlet sırrı) gerçekler; tehlikeli gerçekler; inanılması zor gerçekler… Sonuç: Gerçek-ötesi bir dünya… Bilgi, imal edilmiş ve paketlenmiştir..
Çok açık: Uluslaşamayan toplumlar cemaatleşir.
Muratcan IŞILDAK