Ölümün bile susturamadıklarını haykıranlar için bulutsuz bir gökyüzünü savunmanın bedeli ölümse buna sevinin çünkü onlar ölümsüzdürler.
Ölmek demek her zaman yok olmak demek değildir…
Savaşmak gerekir bazen yokluğun, hukuksuzluğun, işsizliğin pençesine düşmüş ülkem için savaşmak,haklı olduğunu bildiğin davanı sırtına vurup faşizmin duvarlarına karşı dimdik durmak, sahte vaatlerin karanlık çıkarlarını çığlık çığlığa bağırmaktır savaşmak…
Kalemini kelepçelerler senin sustururlar, susmaz içindeki dağlarda yankılanan o ses..
Kim dikilse karşına zorbaca, bir çığlık daha çoğalır benliğinde yılmayacak olan…
Yurdumun iklimi değişir değiştirirler, karakışı, sert poyrazı halkına reva görenler…
Yüreğine acı, ufkuna karanlık çöreklenir işçinin emekçinin, bir maaşla ay sonunu getiremeyen dar gelirlinin sofrasına gelemeyen ne varsa doymak bilmezlerin boğazındadır çünkü ezberi kuvvetlidir kapitalizmin bugüne kadar ezerek büyümüştür ,dünyanın her yerinde kapanmaz bir kara delik gibi yok eder içinde emeğin ve alınterinin olduğu her şeyi geride gözyaşı ve acı bırakır yoksul halkın payına düşen budur yalnızca…
Milyon dolarlık holdinglerinde üç kuruşa çalıştırdıkları emekçiden on kuruşluk iş beklerler onlar ki sömürmek için vardır işçinin ekmeğine diş geçirmeden varolamazlar sömürü düzeninin kumdan kaleleridir onlar..
Bir rüzgar gerekir bazen denizde bir dalga için; işte bu dalga ezilen halkın yükselen sesi olacaktır ki o ses bütün kumdan kaleleri yıkacaktır elbet bir gün kim varsa bunca karanlığı yaratan bağımsızlığı düşleyenlerin aydınlık zihinlerinde boğulacaktır
Sanılmasın ki bu devranı döndürenlerin yolu hep aynı patikaya çıkar bir gün bir çığ düşer kapanır o yol emin olunsun ki her kışın sonu bahardır bizim baharımızda bir gün gelecektir… Sosyalizmin toprağına cemre düşmüştür bir kere
yeniden uyanan bahara sonsuz selam olsun…
Burak ATMACA