MİRZA’YA ELEŞTİRMENİN PİRİMİ NE?
Demokrasi yerelden başlar. Hele ki demokrasi söylemlerinin de etkisiyle son yerel seçimlerde büyük başarı elde etmiş bir partinin yerel yönetimlerini eleştirmek en doğal bir haktır. Bunda anormal bir durum yok. Bu bir yerel denetleme hakkıdır. Ancak bu hak kullanılırken kişisel çıkar, beklenti ve intikam unsurları içermemelidir.
Bandırma’da şöyle geçmiş on beş yılı hatırladığımda saldırılarak, haklı eleştirilere katılıyorum, insafsızca eleştirilerek pirim yapılan tek isim sanırım Dursun Mirza’dır.
Dursun Mirza eleştirilemez mi? Elbette eleştirilir ve eleştirilmelidir. Ancak yapılacak eleştiriler pirim yapma ve intikam amaçlı olunca çok da inandırıcı gelmiyor.
Nasıl mı?
Bir önceki dönem başkanlığı döneminde Dursun Mirza hakkındaki iddialar ayyuka çıkmış, sabah erken kalkan yeni bir iddia ortaya atar olmuştu. O dönemlerde Tolga Tosun Belediye Başkanı olduğunda bir çağrıda bulunmuştum. Geçmiş dönme ait gelir-gider kalemlerini açıklayın. Şeffaf ve hesap verebilir olun demiştim. Ciddiye alınmadı. Onların sorunu. Sonra ne oldu? Görevden ayrılmış, bütün kayıtların belediyede bulunduğu her türlü bilgi ve belgenin ellerinde olduğu 5 yıllık dönemde Dursun Mirza’ya yönelik iftira ve çamur fırtınasına devam edildi. Gerçekten SAĞ ve özgür (!) olan yerel basın karalama kampanyasına balıklama atladı. Herkesin bir hesabı vardı. Kimi çoluğuna çocuğuna iş ayarlayacak, kimi belediye resmi haber ajanslığına soyundukimisi de “Alo” lardan tırsıyordu. Hiçbir iddiayı karartma ve yok etme gücü olmamasına rağmen geçen beş yıllık dönemde Dursun Mirza hakkında görev yaptığı dönemle ilgili bir tane dava açılmadı. Kendi partisindekilerin yıpratma kampanyaları ve iktidar partisinin bütün gücüne rağmen görev yaptığı dönemle ilgili bir tane savcı “gel arkadaş şu olay hakkında bir ifade ver” demedi.
Gelelim son sekiz aya.
1 Nisan’da başlayan ilk eleştirileri hatırlayalım. Neymiş efendim geçmiş dönemde birbirleriyle muhalif olmuş isimlerle iş birliği yapmış da belediyeyi bu haliyle nasıl yönetecekmiş. Bir ay geçti, “yok efendim belediyede görevli personellerin yeri değişiyormuş, çalışanlara mobing uygulanıyormuş, liyakatsiz atamalar yapılıyormuş vs. vs. “
Liyakatsiz atama varsa gerçekten eleştirilmeli. Ama sizin üç maymunu oynadığınız geçmiş dönemle ilgili liyakatsiz atamalara neden hiç sesiniz çıkmadı? Personelin yeri elbette değişecektir. En basit kamu kurumlarından tutun, en üst yönetime kadar bir yerde yönetici değiştiğinde kendi ekibini kurmasından daha doğal ne olabilir ki? Bu eleştiriyi yapan arkadaşlar herhangi bir makam sahibi olduklarında kendi ekibini kurmayacak mı?
Mobing uygulaması yapılıyormuş. Bugün iktidar kayyum atamak için fırsat kollarken mobbinge uğrayan bir personelin Cimer’e yazacağı bir dilekçeyle ertesi günü müfettiş ordusu kamp kurar. Sahi ya mobing uygulandığı öne sürülen hukuk işlerinde görevli avukat hanım Edincik Merasının davası görüşülürken ne yapıyordu acaba? Görevi belediyenin çıkarlarını hukuk zemininde korumak ve savunmak olan bu hukukçu görev yaptığı dönem içerisinde belediye adına hangi davaları hangi zeminlerde ve nasıl savundu? Mağdur edebiyatı yaparak ve bel altı vurarak başarısızlıklarını ve görev bilincindeki eksiklikleri saklamaya mı çalışıyor?
Son günlerin popüler eleştirisi ise Doğa köyündeki arazi satışı. Öncelikle prensip olarak özelleştirme karşıtı olduğumu belirtmek istiyorum. Belediye önünde yapılan protesto gösteri bana “Midye Çiftliği’ne karşı çıkan ve 23 Nisan Çocukları gibi gösteri yapanları hatırlattı. İkinci ve en önemlisi ise Doğa köylüleri ile hareket eden bugünün ve geçmişin AKP’lileri ülkede satılmayan hiçbir yer kalmazken neden ses çıkarmadılar?
Arazi satışları ile ilgili daha somut bir gerekçeyi paylaşmak istiyorum. % yıl önce borçsuz bir belediye alan Tolga Tosun ve ekibi abuk sabuk ve soruşturma konusu olmuş projelere para harcayarak görevi devrederken belediyeye 405 milyonluk borç yükü bıraktılar. Geçmiş yönetimin bıraktığı borç yükünün üstüne iktidarın “silkeleme” tutumu eklenince belediye personel maaşlarını ödemek için bile kara kara düşünüyor.Eleştirirken lütfen gerçekçi çözüm önerilerini de yazarsanız eleştirileriniz anlamlı olur.
Neden-sonuç ilişkisi kurmadan ve doğru analiz yapmadan “eleştirmek” ne kadar doğrudur?
İnsan sürekli evrime uğrayan bir canlıdır. Zaman içinde düşüncelerinin ve değerlerinin değişimine saygıyla kabul ediyorum. Zaman zaman “gömlekler” değiştirilebilir. Ancak bir tutarlılık ve insaf gerekir.
Halk arasında yaygın kullanılan bir deyim vardır; “Kendi gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü görür.”
Hadi buyurun, önce hep beraber aynanın karşısına geçip gözümüzdeki merteği görelim. Çöp kolay.