Modern zamanlarda insan ilişkileri özellikle metropollerde endişe verici boyutlara ulaştı. İçinde yaşadığı kalabalıkların aksine modern zamanın insanı belki de dünya tarihi boyunca hiç olmadığı kadar yalnızlaştı.
Peki neden böyle bir yere doğru evrildi sosyoloji? Bunu önlemek, başka bir denklem kurmak mümkün değil mi? Bu sorunun cevabı açık; kaynak olan toplumların her birinde mevcut fakat okumasını bilene. Sosyoloji ise öyle herkesin okuyabileceği bir şey değil. Günümüzün kırsal kesiminde yaşayan tarım toplumunu incelediğimizde insani ilişkilerin daha sıcak olduğunu, sosyal hayatın göründüğünden daha dinamik olduğunu görürüz. Hiç kimse kalabalıklar içinde yalnızlığı yaşamak zorunda kalmaz.
Kırsalda yaşayan hemen hemen herkes hayatıyla direkt ilgili olmasa bile bir sürü şey hakkında malumat sahibidir -geçimi ona bağlı olmasa bile- . Yani çok yönlüdür fakat modern şehir hayatında yaşam süren insanlar için aynı şeyi söyleyemeyiz. Orada işbirlikleri ön plana çıkar ve bir sektörün varlığı, diğerinin ayakta kalmasına bağlıdır çoğu kere.
Kırsaldaki tarım toplumu bireyi gibi kişi, hayatıyla ilgili bir sürü şey hakkında malumat sahibi değildir.
Şehir hayatının makro ekonomisi mikro birimlerden oluşur ve bu mikro bilimlerin sadece birinde var olan insanlar; bir mikro birimin uzmanıyken, diğer yüzlerce mikro birimin cahilidir aynı zamanda ve yaşamak için kendi sektörü dışındaki mikro birimlerin uzmanlarına hayatiyet derecesinde bağımlıdır. Onlar olmadan hayata tutunamaz. Şehir hayatındaki yaşam daha özgür görünse bile bu mikro birimlere bağımlılık kişinin sınırlarını daraltan bir faktördür.
Genel anlamda ölçek büyüdükçe insanların kabiliyet ve yetenekleri mikro ölçeklere hapsolur. Bu da kırsaldaki tarım toplumuna hakim olan karşılıksız yardımlaşma ve dayanışmanın ortadan kalkması demektir. Çünkü her mikro birimin bilgi ve becerisi diğerleri için elzemdir ve yaşamın idame edilebilmesi için kazanç kapısıdır.
Modern zamanlarda kazanca dönebilecek hiçbir şey bedavaya sunulmaz.
Günümüz dünyası artık dijital çağa geçmiş durumda ve insanlar giderek yaşadıkları zamana her gün biraz daha benzemeye devam edecekler.
İnsanlar her gün biraz daha diğerlerinin bilgi ve becerisine hayatiyet derecesinde muhtaç kalacak, bu da beraberinde birey çıkarını ön plana taşıyarak insanları yalnızlaştıracak.
Geriye dönüşün mümkün olmadığı, modern zamanların dijital çağı tarım toplumunun son bireylerini yuttuğunda, her insan başka bir yalnızlığa demir atmış olacak.
Zaman ilerledikçe insan ilişkileride güçleşiyor ve insanlar yanlız kalıyor . Kırsal ile modern hayatı kıyaslamak gerekirse kırsalda bir payda birleşim daha çok olduğu için yanlızlık olanak dışıdır . Dijital çağın içinde kaybolan insanlara kırsal yaşam vadediyor . Amaç modern zamana yenik düşmemek .
İçinde bulunduğumuz çağda artık her şey telefon yani sanal ortamda halledildiği için insan ilişkileri de kopuyor şehir kesimlerinde öyle ve bu durum insanı yalnızlığa itiyor ama kırsal kesimde bunun tersi bir durum sanal ortam olmadığı için bire bir iletişim kuruluyor insan ilişkileri güçlü oluyor.
Modern zamanımızda evet, kırsal kesimlere göre büyük şehirlerde daha fazla asosyellik mevcut insanlarda. Bunun sebebini bulmak çokta zor değil aslında. Yönetici sınıf ülke ve insan birlikleri fırsatçı davranıp bu durumu daha da arttırdı kendi çabalarıyla ve internet aracılığıyla. Sosyal medya olsun sanal oyunlar olsun, insanları kontrol altına almak istiyorlar. Tabiri caizse birer ‘koyun’ yapmak amaçları. Buna aldanmayan insan sayısı büyük şehirlerde pek fazla olduğu söylenemez fakat farkında olan bu insanlar ise büyük şeyler başarabilme potansiyelindedir. Kırsal kesimde ise bunların tam tersi. Bunun farkında olan insanlar bölümü hariç. Onlarda da yüksek potansiyel var çoğunda, fakat iş icraata gelince herkesin elindeki imkanlar aynı olmadığı için ve yetersiz kaldığı için, somut anlamda maalesef başarılı olamıyorlar. Ki bunlarda da emek verip, sarf eden ve birazda şans ile yolları uyuşan insanlar bu tür oyunlara gelmeyip bir alanda başarılı olabiliyorlar…
Kısaca herşey aslında bireyin elinde.