Anlamak için okuyanlar bilir. Kur’an’ın bir ayeti hariç kalanının tümü besmele ile başlar. Herkesin okuyup anlaması için Kur’an Türkçe’ ye çevrildi. Fakat bu durum yobaz takımının işine gelmediği için kıyameti kopardılar. Türkçe’ ye çevrildiği için kıyameti koparanlar daha sonra Kürtçe Kur’an’ın seçim meydanlarında malzeme yapılmasına ses çıkarmadı. Tek başına bu bile yobaz takımının dini nasıl kullandığının kanıtıdır.
Kur’an her dile çevrildi. Tefsirleri Türkçe olarak yayınlandı. Yetmedi üzerinde tartışmaları devam eden Hadisler tercüme edildi.
- Yüzyılda Allah’ın emirlerini, Peygamberin sözlerini okuyup anlayabilmek için sadece Allah’ın verdiği aklı kullanmak yeterli. Diğer dinlerde olup İslam dininde olmayan ruhban sınıfı yaratmak öncelikle İslamiyet’in ruhuna aykırıdır. Günümüzde bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken dini anlayabilmek için, Arapça bilgisi bile şüpheli, şeyhe, dergâha, kerameti kendinden meçhul insan müsveddesi şeyhin duasına, tespihine, kirli sakalına, cübbesine, sarığına pislik kokan nefesine kim neden ihtiyaç duyar?
Bunların niyeti dini yaşamak ve yaşatmak değil. Bunların niyeti kâmil insan olmak veya o yolda yürümek değil. Bunların niyeti toplumun sırtında asalak gibi yaşamak.
Önce 3-5 tarikat çıkardılar. Pasta büyüdü, tarikatlar bölündü. O da yetmedi kolları türedi. Pasta büyüdükçe kollar da az geldi cemaatler oluştu. En bilinen ve sözde mücadele edilen cemaat Fetullah Gülen Cemaati oldu.
Son yapılan çalışmalara göre Türkiye’de 30 tarikat ve onlara bağlı 400 kol ve 800 civarında da medrese var. Sadece İstanbul’da 445 tekke varmış. 10 bin özel okuldan 2 bin 500’ü tarikatların, cemaatlerin kontrolündeymiş. 1 milyon çocuk tarikatlarda eğitim görüyormuş. 2.6 milyon kişinin organik bağlantısı varmış. Siyaset ve ticaret bağlantılarını tesbit etmek neredeyse imkansız.
Uğruna gözyaşı dökülen, övgüler düzülen Ağlak Fetullah ABD’de korunmaya alındı. Şimdi İngiltere ve Almanya destekli yeni Fetullahlar siyasetin içindeler. Din siyasetin bir numaralı malzemesi oldu.
***
İnançlı bir insansan. Allah denilince içine insan sevgisi doluyorsa, kalbin saf bir heyecanla atıyorsa, Allah’ın verdiği akılla Allah adına Kuran’ı anlayarak oku. Allah adına güzel ahlakı öğren.
Cemaat ve tarikatlara bir dönem sivil toplum kuruluşu diye etiket yapıştırdılar. İçinde seçim olmayan, düşünce özgürlüğü olmayan bir yer nasıl sivil toplum kuruluşu olur? Şeyh ölüyor, yerine oğlu geçiyor. İfade ve fikir özgürlüğü, sorgulama, tartışma, asla söz konusu değil. Tarikat ve cemaat de kayıtsız şartsız şeyh ya da hoca efendi ne diyorsa inanacak, ne istiyorsa yapacak. Bu ülkede son 20 yıl içinde: Tenasül organını müridine öptüren, peygamberliğini ilan eden, “tarikata gel cennete girmen kolaylaşsın” diyen, “cennetin anahtarını vaad eden”, yanmaz kefen satan, devlete sızmayı, soru çalmayı, kamu malını soymayı becerip orduya darbe girişimi yaptıran, Kuran’da ayeti var deyip okuyup üflediği suyu cinsel organına dökenlerin ve okunmuş suyun artanını da içenlerin iyileşeceğini anlatan kitaplar yazıp, Cumhurbaşkanı ile birlikte fotoğraf çektiren tarikat şeyhleri, cemaat hoca efendileri gördük.
Böyle yapılara sivil toplum örgütü demek en hafif deyimle utanmazlıktır. Ahlaksızlıktır. Dini söylemlerle çıkar sağlamaktır. Bunun adı din sömürüsüdür.
***
12 yaşındaki kız çocuğuyla cinsel ilişkiye girmeyi aklından geçirip, eyleme geçen Şeyh’in kendini aklamak için hadislere, ayetlere sığınmakta olduğunu okuduk. Muhtemelen tarikatlar arasında iktidara yanaşarak mal-mülk-arsa-ihale kapışması olmasaydı bu şeyhin ve bunun gibilerin ne mal olduğunu bilmeyecek, öğrenmeyecek, konuşmayacaktık.
Diğer tarikatlarda olduğu gibi bu U(ş)şak Şeyh’in de TV kanalı da varmış. Diğer tarikatlarda olduğu gibi bunda da dergah binalarından yaptığı video yayınlar etkinmiş. TRT’de yayınlanan “Payitaht Dizisi”nde bu şeyhin tarikatına zikir ayini sahnesi bile çektirilmiş. Ankara, İstanbul, Çorum ve Sakarya’da milyonlarca liralık değerde araziler ve binaların sahibi de bu şeyh Nurullah. İktidar partisi önde gelenleri; bakanlar, belediye başkanları ile bir ve beraber devlet protokolünde ön sırada fotoğrafları yayınlandı. Bunları gördük.
Hiç kimse sormuyor bu tarikat, Bu kadar malı, mülkü nasıl, kimlerle elde etti? Bu servetin oluşmasında onun bağlantılı olduğu müritlerinin devletten aldığı ihalelerin, mülkün, devlet bankası kredisinin payı nedir? Savcının iddianamesinde bu servet birikiminin iktidar partisiyle olan bağlantısı niçin yok? Yurt dışı kaynakları var mıdır?
***
Aczimendiler, Ensarcılar, Süleymancılar, Nurcular, Ahmet Hocacılar, İsmailağacılar…
Say say bitmiyor. Her biri şer yuvası. Cehalet girdabı. Kimisinde bademleme, kimisinde tecavüz, kimisinde taciz… Hileli ticaretlerini saymıyorum bile.
Kalplerinin kiri pası yüzüne vurmuş, sakallarından pislik akan ne idiği belirsiz bu yobaz takımımı ülkeye ve İslamiyet’e hizmet edecek?
Bir yanda iktidar eliyle yemlenen tarikatlar, öte yanda bir siyasi partinin militanı gibi davranıp siyaseti cami avlusundan minbere taşıyan Diyanet.
Hadi özlemini duyduğunuz düzenin cezai kurallarını uygulayalım. Bu Şeyhin tenasül organını keselim. Yalan söyleyenleri cezalandıralım. Kırbaçlayalım, zina yapanları recm edelim.
***
Kainatı yaratan, bütün yaratıklara rızkını veren, esirgeyen, bağışlayan yüce yaradanı bir öcü gibi gösterip korku salan bu zihniyet tanrıyı kullanıyor.
Akıl var.
Tarikata ne gerek var?
Bunlar iktidara oy kazandırıyorlar. Bunlar sayesinde bakanlar, belediye başkanları koltuklarını sağlamlaştırıyor. Başbakanlar, cumhurbaşkanları partinin başında hep kalabiliyor.
Yaklaşık 500 yıl önce Giordano Bruno “Kötüler Tanrı’yı Tanrı ise iyileri kullanır” demiş. Şimdi Allah aşkına elinize vicdanınıza koyup bir düşünün,
Tanrı’yı kullanan bu Şeyh bozmalarımı iyi insan?
Bunların hepsi Besmele’nin ve Allah’ın arkasına sığınan birer sapkın.