1925 yılında Alman Federal Devleti’nin büyükelçiliği Ankara’ya taşınınca büyükelçilik çalışanlarının çocuklarının eğitim hayatlarını devam ettirebilmeleri için okul arayışı başlar. 1930’dan önce bazı ebeveynler çocukların eğitimi için okul izni olmayan özel bir “Alman Okul Çevresi” kurarlar. Okul eğitimine “Alman Okulu Ankara” adıyla ve 26 öğrencisi ile 15 Ekim 1952’de başlayabilir. Dersler, Alman Büyükelçiliği binasındaki bahçıvan evinin bitişiğindeki bir binada yapılır.
Türkiye’de Alman dilinde eğitim veren okulların uzun bir geçmişi var. Almanya Büyükelçiliği’nin Alman Okulu da cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, tarihe ışık tutuyor.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, geçmişi 8 bin yıl öncesine kadar uzan Ankara küçük bir taşra kasabasıydı. Mustafa Kemal Atatürk’ün yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentini Ankara olarak belirlemesinin ardından önceleri İstanbul’da bulunan ülkelerin resmi temsilcilikleri birer birer Ankara’ya taşınmaya başladı.
1925 yılında Alman Federal Devleti’nin büyükelçiliği de Ankara’ya taşınınca büyükelçilik çalışanlarının çocuklarının eğitim hayatlarını devam ettirebilmeleri için okul arayışı başladı. 1930’dan önce bazı ebeveynler, başlangıçta özel bir “Alman Okul Çevresi” kurdular. Konsolosluk binasındaki bu kurum, Dışişleri Bakanlığı ile “Reich Bilim, Eğitim ve Milli Eğitim Bakanlığı” tarafından denetlenmiş ve ortak finanse edilmişse de Türk hükümeti tarafından onaylanmadı ancak tamamen hoş görüldü. Alman Okul Çevresi’nde sadece Alman çocuklarının ve bazen de yabancı diplomatların çocuklarının sınıfa katılmasına izin verildi.
Yasaklı bilim insanları
Ankara’ya göç eden çok sayıda Alman bilim insanının çocuğu da Alman Okul Çevresi’nde eğitim hayatlarına devam etti. Ancak 1933 yılında politik nedenlerle göç eden bazı bilim insanlarının çocuklarının Alman Okulu Çevresi’nde eğitim almaları yasaklandı. Sadece Reich’in vatandaşı olan Alman çocuklarının bu kurumda eğitimlerine devam etmelerine izin vardı. Bu karardan etkilenenler; Prof. Dr. Ernst Reuter, (daha sonra Batı Berlin Belediye Başkanı), Prof. Dr. Bade (daha sonra Kiel’deki Dünya Ekonomisi Enstitüsü Direktörü), Carl Ebert (Ankara Opera Binası’nın kurucu ortağı) ve Eduard Zuckmayer’dı.
Münih Üniversitesi’nde okuyan Leyla Kudret Hanım’ın Ayrancı’daki Çiftevler sokağındaki evinde Alman çocuklarına vermeye başladığı özel dersler Ankara Alman Okulu’nun çekirdeği oldu.
Leyla Kudret’in gelişi
Münih Üniversitesi’nde matematik, fizik ve kimya okuyan, Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde de Almanca, tarih ve Fransızca eğitimi alan Leyla Kudret Hanım’ın eşi ile 1933 yılında Ankara’ya taşınmasıyla ise aslında bir okulun da tohumları atılmış oldu. Leyla Hanım, Ayrancı’daki Çiftevler sokağında bulunan küçük evinde Alman göçmenlerin çocuklarına özel dersler vermeye başladı ve onlara Almanya’da tanınan lise diplomasına sahip olmaları için gereken bütün ders ve bilgileri aktardı. Bu özel dersler, daha sonra kurulacak Ankara Alman Okulu’nun çekirdeğiydi.
Türk parlamentosu Ağustos 1944’te tutarlı bir kararla Nazi Almanyası ile diplomatik ilişkileri kopardığında “Alman Okul Çevresi” de dağılmış oldu. 1952 baharında ise Almanya Büyükelçiliğince, ilk büyükelçinin girişimiyle bir “Alman Okulu” faaliyete geçirildi. Kudret Hanım’ın bu okulun lise kısmını devralmasını istense de okula yalnızca yabancı uyruklu eğitimcilerin ve öğrencilerin resmi olarak giriş hakkı verilmesi nedeniyle, bir Alman öğretmen görevlendirildi. Evinde özel derslerine devam eden, adeta kendi okulunu oluşturan Leyla Kudret, Alman Okulu’nda öğretmenliğe başladığında ise yıl, 1971’di.
1952’de “Alman Okulu Ankara” ilk eğitimine 26 öğrenci ile Alman Büyükelçiliği binasındaki bahçıvan evinin bitişiğindeki bu binada başladı.
15 Ekim 1952’de “Alman Okulu Ankara” ilk eğitim yılına 26 öğrenci ile başladı. İlkokul öğrencileri için dersler, Alman Büyükelçiliği binasındaki bahçıvan evinin bitişiğindeki bir binada yapıldı. Öğrenci sayısının giderek artmasıyla bahçıvan evinden iki oda daha sınıflık oldu. Ancak hızla büyüyen öğrenci sayısı ile 148 m2’lik okul alanına sahip bahçıvan evi de okul için küçük gelmeye başladı ve okulun içi karmaşık bir hal aldı. Dönemin Alman Büyükelçisi Dr. Fritz Oelers, 290 öğrenci kapasiteli bir okul binasının inşa edilmesini savundu. Fakat Dışişleri Bakanlığı’nın planları, mali nedenlerle, muhtemelen yasal ve siyasi nedenlerin de etkisiyle 1962’nin sonunda değiştirildi; Türkiye’deki siyasi durum ve buna bağlı ekonomik belirsizlik de devreye girince Ankara’ya daha az uzman geldi ve öğrenci sayısı da düşüşe geçti.
Ankara Alman Okulu, izleyen yıllarda büyükelçilik grupları içinde faaliyetine devam etti. 1979 yıllında itibaren eğitim haftanın beş günü olacak şekilde kurgulandı, büyükelçiliğin kiler deposunun bir kısmı çalışma odasına çevrildi, doğa bilimleri uzmanlık bölgesi tamamen yeniden tasarlandı, çatı
1995 yılında Alman Okulu Tunus Caddesi’ndeki yeni yerine taşındı.
“Güvenilir okula” geçiş
1995 yılına gelindiğinde ise Alman Okulu, Remzi Oğuz Arık Mahallesi, Tunus Caddesi’ndeki kendi binasındaydı. Burada Dr. Nils Fritzel müdür olarak atandı ve daha fazla eğitimsel ve yapısal değişiklikler hayata geçirildi. İlkokulda aile sınıfları ve serbest çalışma başlatıldı, 3. ve 4. sınıflardaki İngilizce dersleri haftada üç saate çıkarıldı ve günde altı saat olan ilkokul artık “güvenilir ilkokul” olarak sınıflandırıldı. Orta öğretim seviyesinde, öğrenciler artık haftada 30 saatten fazla ders alıyorlardı. İlkokuldaki serbest çalışmaya benzer şekilde, haftada dört saat çalışma, 5 ila 7. sınıflara entegre edildi. 20’den fazla çalışma grubu, müzikal performanslar ve oyunlar, ev ödevleri dâhil günlük okul hayatı zenginleştirildi. Bu süre zarfında öğretmenler için mesleki eğitimler gibi çeşitli faaliyetler de hayata geçirildi. Türkiye’deki çeşitli okullar ile bu dönem içerisinde ortak okul çerçevesinde iletişimler sağlandı.
Ernst-Reuter
Ankara’daki Alman sefaretine bağlı bu Alman Okulu’na “Ernst Reuter” isminin verilmesi ise onun Reuter’in anısını yaşatmak için alınmış önemli bir karar. Ernst-Reuter, 1935 yılında Nazi Almanyasından kaçarak Türkiye’ye yerleşmiş siyaset adamı ve yerel yönetimci. 1938 yılından 1946 yılına kadar Siyasal Bilgiler Okulu’nda şehircilik, belediyecilik, belediye maliyesi gibi dersler okutan Reuter’in en önemli özelliklerinden biri, Türkçeyi çok iyi öğrenerek, derslerini Türkçe vermesi, ders kitaplarını Türkçe yazmasıydı. Ernst Reuter, Türkiye’de bulunduğu yıllarda, Almanya’da Hitler’e karşı yürütülen mücadeleden hiç kopmadı. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasıyla 1946’da Almanya’ya geri dönen Reuter, birkaç dönem Berlin Belediye Başkanlığı görevini üstlenmişti ve Alman Cumhurbaşkanlığı seçimlerine en güçlü aday olarak girdiği dönemde, seçimlerden önce 1953 yılında vefat etti.
Türkiye’de Alman dilinde eğitim veren okulların uzun bir geçmişi var ve eğitim kurumu olarak da büyük üne sahipler. Bu okulların, 8 Mayıs 1957 yılında Almanya ile Türkiye arasında imzalanan Kültür Anlaşması’nı esas alarak faaliyetlerini sürdürdüğünü hatırlatmakta fayda var.