İktidar gücünü elinde bulunduranlardan kim mikrofon ve kamera görse bir başarı hikayesi anlatıyor. Her şey güllük gülistanlık. Ama gel gör ki her şey berbat bir halde.
2024 tarımsal üretim sezonu hemen hemen tamamladı. Tarım sektöründe üretim yapan ve bu yıl yetiştirdiği ürünlerden para kazanan bir tane alt disiplin göremiyoruz. Sektörde iş yapıp memnun olan para kazananlar ise ithalatçılar, spekülatörler, zahireciler ve sanayiciler.
Derin analiz yapmaya gerek yok. Bir sektör düşünün. Tarımın alt disiplinlerinden olan hayvancılığı düşünün. Et ve süt üreticileri perişan. Hayvan sayısı her yıl azalmakta. Azalan sayı ithalatla yükseltilmeye çalışılmakta. Sektörün ana damarı üretici küçülürken yem sanayi her yıl büyümekte.
Hızla artan nüfus, azalan tarım alanları sürdürülebilir, sağlıklı ve ekonomik gıdaya ulaşım ülkemizde büyük bir önem taşımaktadır. Gelişen teknoloji ile ülkeler üretim sistemlerini çeşitlendirip küresel iklim değişikliklerine hazırlık yaparken biz hayvancılığın en temel girdisi olan yem üretim sonunu çözemiyoruz.
ABD New York’ta gökdelenlerin çatılarında hiprophonik ve dikey tarım sistemleri ile gıda üretimine katkı sunulurken,Almanya, Japonya ve dünyadaki pek çok ülkede kullanılmayan binalar dikey tarım sistemlerine dönüştürülmekte.
Türkiye’ye yaklaşık 13 yıl önce getirilen hidrophonik tarım sistemi olan Hasılmatik, Japonya, Gürcistan, Arabistan, Katar, Bulgaristan gibi pek çok ülkede ilgi görürken ve hükümetler tarafından desteklenirken ülkemizde sistem hak ettiği ilgiyi görememektedir. Bunun birçok siyasal-ekonomik ve lobi baskılarından kaynaklandığı söylenebilir.
Sistem dış faktörlerden bağımsız olarak her mevsim yedigünde yeşil yem üretmektedir. Sistemde üretilen yeşil yem için hiçbir kimyasala ihtiyaç duyulmamaktadır. Yetiştirilen hasıl %98 sindirim oranı ve içeriğindeki diğer besin elementleri ile süt verimini ve süt yağ oranını artırdığı üniversitelerde yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. Yetiştirilen hasıl yem değeri düşük olan sap-saman gibi kaba yem kaynakları ile karıştırılarak verilmesi durumunda hayvanların kaba yemden yararlanma oranını arttırdığı yem kayıplarını azalttığı bilinmektedir.
Hasıl yetiştiriciliğinde kullanılan arpa tek başına hayvana ezilerek veya kırılarak verilmesi durumunda sindirilebilirliği ortalama %50-65 aralığındayken hasılmatik sisteminde yetiştirilen arpanın sindirilebilirlik oranı %98 e çıkmaktadır. Arpa tanesinde depolanan nişastanın kimyasal reaksiyonlarla bileşimindeki besin elementlerinin tamamından faydalanmasını sağlamaktadır.
Sistem ortalama olarak 15-18 ayda kendi amortismanını sağlamaktadır.
Ülkemizdeki hayvancılığın içinde bulunduğu krizin birçok nedeni sayılabilir. Ancak öncelikle, ucuza, besleyemediğiniz bir sektörü geliştiremezsiniz. Yem kaynaklarını üretmekten uzak, sap-saman gibi değeri olmayan yem kaynaklarının balyalanması ve depolanmasına büyük destek veren hükümet, üretimi arttıracak, yeni teknolojileri görmezden gelmektedir. Tarım Bakanlığı sektörün sorunlarına çözüm üretecek çalışmalar yerine ithalat uygulamaları, Somali ve Venezüella gibi ülkelerde arazi kiralayarak üretim sorunun çözeceğini düşünmektedir. Ülkemizde her yıl tarım dışı kalan alanlar ve zarar ettiği için boş bırakılan alanları göz önüne getirmenizi rica ederim.
Kredisi uluslararası bankalardan, damızlık ve etlik canlı hayvanı Balkanlar ve Uruguay’dan temin edilen hayvancılık sektörü ne kadar “Yerli ve Milli”dir?
Takdir ve bu sorunun çözümü siz değerli okurların.