GIDADA KDV İNDİRİMİ İŞE YARAR MI?

Analiz

Written by:

Köşenin takipçileri iyi bilir. Burada dile getirmeye çalıştığım konuların çok büyük bir kısmı tarıma yönelik sorunlar. Daha pandeminin başında gıda güvenliği ve gıda fiyatlarına yönelik düşüncelerimi aktarmıştım. O tarihlerde Türkiye’deki gıda fiyatları ve tarımsal üretimde karşılaşılan zorluklara yönelik aktardığım düşüncelerimde durumun hiçte iyi gitmediğini gıda fiyatlarında büyük bir artışın bizleri beklediğini yazmıştım. Öngörülerimin doğru çıkması beni hiç mutlu etmedi. Keşke yanılsaydım da gıda fiyatlarında böylesi bir artış yaşamasaydık.

Geldiğimiz noktada iktidar sahipleri gıda fiyatlarını dizginlemenin yolunu %8’lik KDV’yi %1 ‘e düşürmekle bulmaya çalışıyor. Bu uygulama Nafile Hanımın çabasında başka bir şey değil. Neden mi?

Buyurun birlikte irdelemeye çalışalım.

Ülkemizde 130 kalem tarım ve gıda ürününde ithalatçı bir durumdayız. İthal ettiğimiz ürünlerin bedelini dolar veya Euro olarak ödüyoruz. Ülkemizdeki kur artışının önlenemez yükselişi ile ithalat maliyetleri her geçen gün artıyor. Birilerinin gözlerinin içi ışık saçıyor olsa da o ışığın nedeni yandaşlara aktarılan sermayeden kaynaklanmakta. Dolayısıyla “paramız var alıyoruz” devrinin bittiğini daha önce bu köşede gerekçeleriyle açıklamıştım. Şimdi işin daha kötüsü paramız da yok. Daha 6-7 ay önce dolar 7-8 TL iken bugün 12-13 TL’lerde. İktidar sahipleri günü kurtarabilmek için “Nas”tan başladı, Katar’a uzandı en sonunda İngiliz Bankerlerinde soluğu aldı. Ama nafile. Özetle ithalata dayalı bir gıda arzı sürdürülebilir değil.

Mevcut durumdan en az zararla çıkabilmek için bu defa desteklemeleri %100 artırdıklarını ballandıra ballandıra anlatarak üretimi teşvik ettiklerini söylüyorlar. Doğru teşvikleri %100 artırdılar. Hububatta gübre desteği 8 TL’den 16 TL’ye çıktı. Diğer ürünlerde 4 TL’den 8 TL’ye çıktı. Peki bir dekarlık buğday üretim alanında ortalama kaç kilogram gübre kullanılıyor bunu biliyorlar mı acaba? Mazot desteğini arttırdıklarını yandaş medya kanalları bangır bangır bağırarak anlattı. Ancak artan destek miktarı ile 1 litre mazot dahi alamıyorsunuz. Üretici mazot fiyatlarına isyan ederken Mc Cain Bekir ve pek Muhterem Devlet Büyüklerimiz akşama kadar çalıştığı halde 8 TL elektrik yakan traktör gösterileri yaptı ama ortalıkta gören yok.

Dünya borsalarında oluşan gıda fiyatları dolar bazında %30’lara varan bir artış gösterdi. Çin dünyadaki pirinç üretiminin %61’inin mısırın %69 ve buğday üretiminin %51’ini stoklayacak. Biz ne yaptık 18 yıl boyunca sistematik bir şekilde tarımı çökertmekle meşgul olduk. “Gözünü toprak doyursun” dan, “ananı da al git” diyerek çözüm aradık. “Kepek pahalıysa kepek ekin” diyen bir tarım bakanının halen daha çıkıp “zarar eden çiftçi yok “ demesini alkış tutuyoruz. Oysa Konya, Şanlıurfa ve Ankara’da ipotekli arazi alanı yaklaşık 9 milyon dekar. Bu alan Türkiye’de ekilen ayçiçeği, mısır ve pamuk alanından fazla.  Tarım sektöründe üretim sürekli aşağı yönlü seyrederken sürekli büyüyen bir şey var. Çiftçi borçları. Onlar hiç düşmüyor. Verileri incelediğimizde görüyoruz ki 2020 Ekim-2021 Ekim arası çiftçilerin bankalara ve finans kuruluşlarına olan borçları%18’lik artış oranıyla 30 Milyar TL daha arttı. Tarım sektöründe kullanılan kredi miktarı 177 Milyar TL’ye ulaştı. Bunun yaklaşık olarak 166 Milyarı bankalara ve özel finans kuruluşlarına 11 milyarı ise Tarım Kredi Kooperatiflerine. (Tarım Kredi kooperatifleri ayrı bir yazı konusu.) Bu borç miktarına piyasa borcu dediğimiz 6-12 ay içinde ödenecek olan 50 Milyar TL’yi de koyduğunuzda borç yükü 227 Milyar TL’ye ulaşmaktadır.

Bir yıl öncesine göre gübre fiyatlarının tonu 2300 TL’den 11-12 bin Tl lere çıkmışken, mazot fiyatları ikibuçuk kat artmışken siz kalkıp gübre fiyatlarını %30 geri çekip, KDV’yi %8‘den %1 ‘e düşürerek sorunu çözeceğinizi düşünüyorsanız vay bizim halimize.

Son bir ay içerisinde Trakya’da gitmediğim il ve ilçe kalmadı. Acı ama gerçek olan bir durum var. Çiftçilerin büyük bir kısmı hububat ekimlerinde toprak altı gübresini ya kullanmadı yada yarıya düşürdü. Bahar geliyor.  Üst gübrelemede benzeri durum söz konusu. Öte yandan çeltik ekimi Trakya bölgesinde önemli bir oranda azalacak. Üretimin böylesine gerilediği bir ortamda artan gıda fiyatlarını KDV’yi bire indirerek çözmek mümkün görünmüyor.

Bu krizin çözümü öncelikle “sözde değil özde milli olmak” tan geçiyor. Bunun için yabancı ülkelerin çiftçilerine verdiğiniz desteği kendi ülkenizdeki çiftçilere vermekten geçiyor. Yoksa asgari ücreti %50 arttırarak, olmayan gıda da KDV’yi %1’e düşürerek hiçbir yere varamazsınız.

Derin bir yara bırakacak ama bu günlerde Geççek.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir