YIKIN HEYKELLERİ

AnalizPolitika

Written by:

Atatürk’e olan sevgiyi ve bağlılık duygularını ifade etmek amacıyla 19 Mayıs 1919 tarihinde Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için ayak bastığı yere Atatürk Heykeli yapılması fikri, 1926-1928 yılları arasında Samsun Valisi olan Kâzım (İnanç) Paşa (1880-1938) tarafından ortaya atılmıştı. Atatürk heykelleri yapımı konusunda tecrübeli bir heykeltıraş olan Avusturyalı Heinrich Krippel (1883-1945) tarafından yapılan Samsun Atatürk Heykeli, 15 Ocak 1931 tarihinde görkemli bir törenle açılmıştır.

 

Samsun Atatürk Heykeli, gerek Samsun’un, gerekse Türk halkının onur abidesi olmuştur. 3 Şubat Perşembe günü Samsun’un simgesi olan Atatürk Heykeli’ne (Onur Anıtı) yapılan saldırı, toplumda büyük tepkilere neden olmuştur. Onur Anıtı’ndaki atın arka bacaklarına urgan ve çelik halat bağlanarak, heykelin yıkılmak istenmesi üzücü olduğu kadar, büyük kurtarıcımız Atatürk’e karşı yapılan saygısızlıktır, ihanettir.

 

Bu saldırıyı yapan iki kişi yakalanmıştır ve sorgulanmaktadır. Olay üzerine Onur Anıtı’na akın eden Samsunlular ve bazı demokratik kitle örgütlerinin yöneticileri, anıt çevresinde toplanarak, saldırıyı kınamışlar, olayı protesto etmişler ve anıt çevresinde nöbet tutmuşlardır.

 

Atatürk’e karşı nefret ve düşmanlık, özellikle son 20 yılda büyük boyutlara ulaşmıştır ancak bu olayın boyutu çok eskilere dayanmaktadır. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, cumhuriyet kurulurken, devrim yasaları çıkarılırken, Atatürk ve aydınlanma karşıtları hep vardı. Hatta Atatürk’ü ortadan kaldırmak için planlar yapıldığı da unutulmamalıdır. Atatürk’ün ölümünden sonra hızla başlayan aydınlanma karşıtı hareketler sonucunda, bugünkü karanlık günlere gelinmiş ve Atatürk’ten öç alma duygusu gelişmiştir. Ama ne yapılırsa yapılsın, bu topraklarda Mustafa Kemal’in özgürlük şarkıları yankılanır, Mustafa Kemaller ölmez, Mustafa Kemal’in askerleri tükenmez ve yenilmez.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve Cumhuriyet’in kurucusunun anıtına yapılan saldırı “gündemi değiştirmek istiyorlar oyuna gelmeyelim” diyerek geçiştirilemez. Atatürk’e ve laik cumhuriyete yapılan saldırılara susmak, yeni saldırıların önünü açmaktır, cesaret vermektir. Sıkışınca Atatürk’e sarılmakla, ilke ve devrimlere sahip çıkılamayacağını görmek ve bilmek gerekir.

 

Atatürk’e ve cumhuriyete saldırmak sadece heykelleri parçalayarak yapılmaz. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlığında 29 Ocak Cumartesi günü gerçekleştirilen Parti Meclisi toplantısı sonuç bildirgesinde, cumhuriyetin kurucu değerlerine ve adını vermeden Atatürk’e saldırılması karşısında toplum tepkisizdir, suskundur.

 

Bildirgedeki şu sözler niyeti açıklamaktadır: “İnkârı, siyasetsizliği ve baskıyı esas alan 90 yıllık cumhuriyet politikaları, farklı isimler altında sürdürülmektedir.” Bu sözler kimedir ve 90 yıllık cumhuriyetle hesaplaşma ne anlama gelmektedir? Bunun yanında; “İmralı’daki mutlak tecridin kaldırılması ve Kürt Sorununun çözümü için Sayın Öcalan’ın kendi fikirlerini kamuoyu ile paylaşmasının önünün açılması gerekmektedir. Kürt sorunu ve Türkiye’nin demokratikleşmesi hususlarında Sayın Öcalan gerçekliğinin iyi anlaşılması gerekiyor.” Bir bebek katilinin, bir terörist başının, insanlığın yüz karasının Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda nasıl bir faydası olacaktır?

 

Bu sözlere tepki vermeyenlere Atatürkçü denilebilir mi, sessiz kalanlar Atatürk’e ve eserlerine sahip çıkabilir mi? HDP yöneticilerinin eylem ve söylemleri ile cumhuriyete de, devlete de meydan okumalarını “şimdi sırası değil” diye, görmezden mi geleceğiz? Aldığı oy oranı ne olursa olsun, hiç bir siyasi partinin anayasaya ve yasalara aykırı hareket etme hakkı da yoktur, özgürlüğü de yoktur. Yasaların verdiği yetkiyle ve cesaretle gereği yapılmalıdır.

 

1 Nisan 1966 tarihinde gerici, yobaz bir adam, İzmir Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk heykelinin önünde önce namaz kılmış, sonra elindeki baltayla heykele saldırmaya başlamıştır. Bu olay yurtsever gençlerin tepkisine neden olmuş ve büyük kentlerde ‘Atatürk’e Bağlılık Nöbeti’ başlamıştır. Ankara’daki nöbet sırasında yapılan basın açıklamasından bir bölüm şöyledir: “Kuvvetini Atatürk devrimlerinden alan bir gençlik örgütü olarak biz, tüm bu yurt sevmez hareketin karşısında sonuna dek direneceğiz ve Ata’nın büstüne kadar uzanmaya cüret eden ellerinizi kıracağız.”

 

1966 yılında olduğu gibi günümüzde de Atatürk’ün heykelleri yıkılmakta, fikirleri ve eserleri yok sayılmaktadır. Ne yapılırsa yapılsın Atatürk aklımızdan, yüreğimizden ve bu topraklardan silinemez. Kimsenin buna gücü yetmez, çünkü Atatürk artık Türk milletinin kendisidir. Atatürk Türkiye’dir, Türkiye Atatürk’tür.

Azim ve Karar, 7 Şubat 2022.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir