Bugün ülkemiz hem siyasi, hem de ekonomik anlamda çok zor durumdadır, bir kıskacın içindedir. Ege adalarımız işgal altındadır. Tüm komşularımızla ilişkilerimiz gergindir. Uyuşturucu ve kara para trafiğinde ülkemizin adı geçmektedir. Tarım ve hayvancılık bitirilmiş, sanayi çökertilmiş, bilimsel ve laik eğitime son verilmiştir. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız yağmalanmaktadır. Ülkemiz yolsuzluğa dayanan bir rant ekonomisine teslim edilmiştir. Türk Lirası’nın değeri yabancı paralar karşısında sürekli düşmektedir. Ülkemizde enflasyon alıp başını gitmekte, fiyatlar her gün artmakta, açlık, işsizlik, yoksulluk büyük boyutlara ulaşmaktadır. Türk Milleti fakirliğe mahkûm edilmiştir. Bunların yanında PKK-YPG terörü devam etmektedir, sık sık şehit haberleri gelmektedir. Göçmen sorunu büyük boyutlara ulaşmıştır. Ülkemizde yaşanan ihanetleri görmeden, tepki vermeden seyredenler, sıranın kendilerine geleceğini de göreceklerdir. Ülkemizde muhalefete büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir ama bu görev ve sorumluluğun yerine getirilemediği görülmektedir.
Dördüncü kuruluş yılını kutlayan İYİ Parti’nin “Ömer’in Yolu” adlı afişlerinde, partinin adalet anlayışının “Hazreti Ömer’in adalet anlayışı” olduğu belirtiliyor. Hazreti Ömer 585-644 yılları arasında yaşamış İslam dünyasının halifesidir. Hazreti Ömer’den söz edince, yaşadığı dönemdeki adalet anlayışı vurgulanır ama gerçekliği de tartışma konusudur. 1400 yıl önceki dönemin koşulları her bakımdan günümüzden oldukça farklıdır. Hukuk, yönetim yapısı, ahlak anlayışı, toplumun yaşam biçimi gibi birçok olgu bugüne benzemez. 2021 yılında bir parti, 1400 yıl önceki halife yönetiminin adalet anlayışını referans alarak, yerini belli etmektedir. 2021 yılında parti yöneticilerinin, çağdaş hukukun, anayasanın, kanunların ve yönetmeliklerin, adalete yön verdiğini bilmeleri gerekir. Aslında böyle İslâmi söylemler, Cumhuriyet tarihi boyunca Müslüman halkı kandırmak adına defalarca söylenmiştir ve söylenmektedir.
Bir başka afişte ise Mustafa Kemal Atatürk ile Fatih Sultan Mehmet arasında Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu ve Bülent Ecevit yer almaktadır. Nereden bakarsanız bakın, bu afiş yanlıştır. Demokrasiyi yok eden, ülkeyi yozlaştıran, kana bulayan seri katillerin, şeriat yanlılarının da bulunduğu afişin adalet ile ilişkilendirilmeleri akıl ve mantıkla bağdaşmaz.
6 Kasım 2021 tarihinde Karar TV’ye çıkan Yeni CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şunları söylemişti: “Bizim muhafazakâr dünyayla helalleşmemiz lazım, eksiğimiz var. İnanç konusunda, ahlak, liyakat konusunda toplum geriye doğru bir savruldu bu süreç içinde. Bunu dillendirecek olan güzel ahlakı da adaleti de hukuku da bize anlatacak olan aslında ilahiyatçılardır.” Böyle sapkın bir düşüncenin ülkeyi kuran CHP’nin üst yönetiminden gelmesi, içinde bulunduğumuz durumu özetlemektedir.
Kemal Kılıçdaroğlu 13 Kasım 2021 tarihinde sosyal medya hesabından “helalleşme” paylaşımı yaptı. Bu paylaşıma, Cumhuriyet devrimlerine karşı çıkan gericilerden özür dileneceğini, helallik isteneceğini kavrayan gerçek Atatürkçüler tepki verdi. Bunun üzerine 16 Kasım 2021 tarihinde TBMM grup toplantısında “helalleşme başka, hesaplaşma başka” diyerek kimlerle helalleşeceğinin kısa bir listesini açıkladı. Ancak bu listeye bakılınca CHP’nin ilgisi olmayan olaylardan, hep sağ partilerin yaptıkları katliamlar için mağdurlardan helallik isteneceği anlaşıldı. Tabii bunun arkasından Said Nursi, Seyit Rıza, Şeyh Said, Sait Molla, İskilipli Atıf, Çerkez Ethem, Ali Kemal, Vahdettin gibi hainlerden de özür dilemek, Atatürk’ü sanık sandalyesine oturtmak gelecektir. CHP kendisinin sorumlu olmadığı olayların mağdurlarıyla helalleşemez, sadece dayanışma içinde olur. Dersimli Kemal, gelen eleştiri ve tepkiler üzerine sık sık helalleşmeyle ilgili değişik görüşler bildirmeye başladı ancak amacın ne olduğu ortaya çıkmıştır.
Dinsel kurallara ve geleneklere uygun anlamında olan helalleşme, haksızlık yaptığınız kimseyle ödeşmektir. Dersimli Kemal’in açıkladığı listede, CHP sayılan kesimlerden hangisine haksızlık yapmıştır? Vizyonu olmayan ama özel bir misyonu olan Dersimli Kemal, CHP’nin başında kaldığı sürece, daha kötü olaylar yaşayacağımız bilinmelidir. Zaten bu helalleşme çıkışı FETÖ’cüler, AKP’liler, HDP’liler ve ikinci cumhuriyetçi liboşlar tarafından destek görmüştür. CHP, AKP’nin hedeflerini gerçekleştirmesine omuz vermektedir, siyasal İslamcılığa taviz vermektedir. Bu denenmiş politikalarla AKP iktidarı yıkılmaz ama laik ve demokratik cumhuriyetimiz yitirilebilir. Ülkemizin siyasal İslamcı bir rejime dönüştürülme süreci, yeni CHP eliyle tamamlanmak istenmektedir. Helalleşme konusu iktidardaki AKP’nin ekmeğine yağ sürerek ülkenin yakıcı gündemini değiştirme fırsatı yaratmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.
Kaldı ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 14 Mayıs 2021 tarihinde Halk TV’de katıldığı bir programda helalleşme konusunda Tayyip Erdoğan’a verdiği yanıt şöyledir: “Bırak kardeşim sen helalleşmeyi. Neyin helalleşmesi? Helalleşme olayı sadece ve sadece insanların inançları veya duygularını sömürmek amacıyladır. Ve öyle bir çaba beyhude bir çabadır.”
HDP iktidara sahte eleştiriler getirerek, yeni bir açılım peşindedir. Toprak ağalarının hakim olduğu bu parti, asla Türkiye’nin partisi olamayacaktır. PKK terör örgütüne destek veren, Ermeni soykırımını tanıyan, 19 Mayıs’ı Pontus Rum soykırımı olarak tanımlayan, Şeyh Said ve Seyit Rıza’ya övgüler düzen, hiçbir ulusal bayramımızı kutlamayan böyle bir partinin kime hizmet ettiğini göremeyen ve anlamayan aymazlar da bu ihanete ortaktır.
Atatürk’ün ölümüyle birlikte yavaş yavaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi yok edildi. Türkiye Cumhuriyeti Kuran’da yer alan ayetlerle değil, laik hukuk kurallarıyla yönetilen bir ülkedir. Ülkemizde gerçek demokrasinin, hak ve özgürlüklerin yaşanabilmesi şeriattaki adalet ile de bir mezhebin öne çıkan ismi Hazreti Ömer ile de olmaz; helalleşmek ile de hiç olmaz. Bunun anahtarı hukuktur, tam bağımsızlıktır, demokratik ve laik cumhuriyettir.
Muhalefet partileri, bu yaşananları değil de, yaşanmayanlar üzerinden sahte gündem yaratarak, AKP’yi iktidarda tutmaya çalışmaktadırlar. Eğer muhalefet partileri gerçekten Atatürkçü düşünce sistemini benimseseydi, tam bağımsızlıktan, ulusallıktan yana tavır koysaydı zaten AKP gibi bir iktidar 19 yıldır ülkemizde duramazdı. Yapılması gereken ilk ve en önemli görev CHP’nin işgalden kurtarılarak, Altı Ok ilkelerine döndürülmesi olmalıdır. CHP kuruluş ayarlarına döndürülürse, merkez sağın da doğru yörüngeye oturmasının yolu açılacaktır.
Azim ve Karar, 22 Kasım 2021.