Amerika Birleşik Devletleri Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi’nde (DEA) istihbarat subayı olarak görev yapan Enrique “Kiki” Camarena Salazar’ın Şubat 1985’te Meksika Guadalajara’da uyuşturucu kaçakçıları tarafından kaçırılarak yoğun işkence altında öldürülmesi üzerine dönemin Amerikan hükümeti tarafından bu vahşette kıyısından köşesinden de olsa parmağı olanların hepsinin yakalanarak yok edilmeleri amacıyla sınır ötesinde “illegal” olarak başlatılan Leyenda Operasyonunu çerçevesinde kaçırılıp sorgulananlardan ve tabii sonunda öldürülenlerden birisi de Meksika’daki büyük uyuşturucu kartelleriyle içli dışlı olan Yüzbaşı Verdin idi.
Sorgulamanın başında dokunulmazlık, tanık koruma programı ve para gibi çeşitli vaatlerle kandırılmaya, ikna edilmeye çalışılsa da, “illegalite” konusunda kendisini kaçıran ajanlara tur bindirecek kadar yoğun bir tecrübeye sahip olan Yüzbaşı Verdin;
“Sorgulamanın ilk kuralı, sorgulanan kişiye açık vermemektir. Ona her şeyi bildiğini düşündürmen gerekir. Ama hiçbir şey bilmediğinizi görüyorum. Benim bildiklerim şöyle; federal bir polisi yolun ortasından kaçırdınız. Hiçbir yere uğramadan buraya geldiniz. Buraya arabayla gelmeniz yaklaşık 40 dakika sürdü. O yüzden beni kaçırdığınız yere çok yakın bir yerde olduğumuzu biliyorum. Tanıkları canlı bıraktığınızı da biliyorum. İngilizce konuştuğunuzu duyan tanıklar… Konuşacak olan tanıklar… Daha da önemlisi bunu yapacak iradeye sahip olmadığınızı biliyorum. Kendi hayatınız tehlike altındayken bile birini öldüremediniz, şimdi sizden korkmamı mı bekliyorsunuz? O yüzden olacakları ben size söyleyeyim; saat 07:00. Bizimkiler beni bulmak için birazdan şehri alt üst etmeye başlarlar. Beni hava kararmadan buradan taşıyamazsınız. Burayı çok önce bulacaklarına inanıyorum. Ve bulduklarında size hiçbir şey söylememiş olacağım. Yani sizin anlayacağınız, siz beni yakalamadınız, asıl ben sizi yakaladım!.” Diyerek tepesinde kendisiyle ne yapacaklarına karar verememiş halde şaşkınca bekleşen Amerikalı ajanlara karşı kötülüğe dair çekilebilecek tüm raconları itinayla çekerek “illegalite” mevzusundaki üstün yeteneklerini ve birikimlerini sorgulandığı, daha doğrusu sorgulanmaya çalışıldığı o küçük garajın her tarafına hoyratça saçmıştı bile.
İşte bundan tam 5 yıl önce, Diyarbakır’daki mütevazı dairesinden “gösterişli” bir şekilde karga tulumba göz altına alınarak memleketin gidilebilecek en batı ilinde bulunan köhne bir mapushane karanlığına, mümkünse orada “çürümesi” için, kapatılan Selahattin Demirtaş’ın hem kendisine hem de ailesine ve vefakar seçmenlerine karşı bu açık hukuksuzluğu, zalimliğin peşine hayasızca takılmış bu pervasızlığı reva görenlere karşı koşullar ne kadar zorlu olursa olsun bir gün bile elinden bırakmadığı o ”psikolojik üstünlüğünü” düşünürken, yarattığı müthiş etkiyle birlikte milyonlarca insanı Güney Amerika fanına dönüştüren efsane Narcos Mexico dizisinin 2.sezonuna damgasına vuran bu müthiş sorgu sahnesini hatırladım.
Ne diyordu gizemli yüzbaşımız orada; “sorgulamanın ilk kuralı, sorgulanan kişiye açık vermemektir. Ona her şeyi bildiğini düşündürmen gerekir. federal bir polisi yolun ortasından kaçırdınız. Tanıkları canlı bıraktığınızı da biliyorum. İngilizce konuştuğunuzu duyan tanıklar… Konuşacak olan tanıklar…”
Oysa siz bu ilk kurala dair hiçbir şey bilmediğinizi, zerre irade sahibi olamadığınızı siyasetçi görünümlü gerçek bir halk kahramanını hem Kürtçeyi hem de sizin dilinizi gayet iyi bilen milyonlarca tanığı arkanızda bırakma pahasına yolun ortasından kaçırmakla ve tabii onu uzun yıllar boyunca içeride tutmanızı sağlayacağını düşündüğünüz saçma sapan suçlamalarınızı bir takım hukuki ya da mantıklı temellerin üzerine oturtmaya çalışmakla tüm ulusa karşı açık açık ifşa etmiştiniz zaten! Dolayısıyla kendi şerefiniz, haysiyetiniz bu kadar yoğun bir şekilde tehlike altındayken bile bir gram utanıp sıkılmadınız, şimdi sizden korkmasını, çekinmesini mi bekliyorsunuz başkanın?
O yüzden olacakları ben size söyleyeyim erenler; başkanı oradan çıkarmak için sadece ait olduğu şehri ya da ülkesi değil; dünyanın tüm medeni ülkeleri sizin bu hukuksuz düzeninizi, suç şebekenizi alt üst etmek için seferber olacaklarından bir parçası olduğunuz bu açık adaletsizliği daha fazla taşıyamaz hale gelerek pes etmeniz kaçınılmaz hale gelecektir. Bu kaderinizden asla sıyrılamayacaksınız. Ve işte milyonlarca iyi insanın beklediği o kutsal gün gelip çattığında, Selahattin başkan size hiçbir şey söylememiş olacak, buna emin olabilirsiniz. Yani sizin anlayacağınız, siz başkanı yakaladığınızı zannederken, asıl başkan sizi yakalamış olacak! Ve sizi temin ederim ki her şey asıl o zaman ÇOK GÜZEL OLACAK.
Uğur Güney Subaşı. Kasım 2021, Adana
Gerçekçi ve ufuk açıcı bir yorum ve analiz, hakikat ve gerçeklerin örtbas edilmesinin mümkün olmadığı, yaşamın doğasıyla bağdaşmadığı açık ve tarihsel bir zorunluluktur.