1994 yılında Molla Muhammet Ömer (1960-2013) tarafından kurulan Taliban (öğrenciler) adlı İslamcı terörist örgüt, amacını Afganistan’da İslam’a dayalı bir yönetim getirmek olarak tanımlamıştı. Önceleri Afganistan’ın bazı bölgelerinde iktidarı ele geçiren Taliban, 15 Ağustos 2021 tarihinde tüm Afganistan’a hakim oldu. Yıllardır koyu bir şeriat düzeniyle ülkeyi yöneten Taliban, Afgan halkına Ortaçağ karanlığını yaşatmaktadır.
AKP genel başkanının 20 Temmuz 2021 tarihinde KKTC ziyaretinde yaptığı açıklama gerçeği yansıtmıyordu: “Nasıl ki ABD ile bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, Taliban’ın bu görüşmeleri Türkiye ile daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye’nin onların inancıyla alakalı ters bir yanı yok, onlarla bu konuları daha iyi görüşebileceğimize ihtimal veriyorum.”
Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir, asla Taliban ile ortak bir düşünce birliğine sahip değildir; İslam dinine bakış açıları da farklıdır. Kadınlara tecavüz eden, çalışan kadınları öldüren, kız çocuklarının okumasını yasaklayan, insan haklarını yok eden Taliban denen terör örgütünün inancıyla hiçbir benzerliğimiz olamaz. Afganistan’da Hizb-i İslami adı verilen terör örgütünün başı Gülbeddin Hikmetyar’ın dizinin dibinde fotoğrafı olanların, Taliban inancıyla benzerliği olabilir ama laik ve demokratik cumhuriyete bağlı yurttaşlarımızın kesinlikle benzerliği yoktur.
12 Ekim Salı günü AKP genel başkanı Afganistan konulu G20 Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Uluslararası toplumun Afgan halkına sırtını dönme, bu ülkeyi kendi kaderine terk etme lüksü yoktur. Afganistan’da diyalog kanallarını açık tutarak Taliban’ı kapsayıcı bir yönetim kurmaya yönlendirmeliyiz.”
Diyalog kanallarını açık tutmaya çalışınca, 14 Ekim Perşembe günü ortaçağdan kalma kıyafetleriyle 31 kişilik Taliban heyeti ülkemize geldi. Taliban heyetinde bulunan 31 kişiden, 18 kişinin Birleşmiş Milletlerin terör listesinde yer aldığı bilinmektedir. Türkiye’nin Birleşmiş Milletlerin terör listesinde yer alan Taliban heyetini resmi protokolle ağırlamasını, ‘Taliban’ı tanımak’ olarak yorumlamak gerekir.
PKK terör örgütünün bir yetkilisi, başka bir ülke tarafından ağırlanırsa, biz ülke olarak neler hissederiz, neler yaparız? Hakkında Birleşmiş Milletler tarafından yaptırım uygulanan kişiler, devlet protokolüyle ağırlanamaz. Gerektiğinde Taliban’la da görüşülür, ancak alt düzey yetkililer görüşür ve başka bir ülkede yapılır böyle görüşmeler. Bu Ortaçağ artıklarını ülkemizde ağırlamak, her yönüyle büyük yanlıştır.
Esenboğa Havalimanının VIP bölümünden çıkan Taliban’ın Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki ve beraberindeki heyet, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü. Ziyaret sonrası açıklama yapan Mevlüt Çavuşoğlu; “Türkiye’ye gelmek istediler, bilgi dün akşam geldi, kendilerini davet ettik. İlgili kurumlarımızla beraber bir görüşme gerçekleştirdik. Afganistan’daki son durum hakkında bilgiler aldık. Türkiye olarak düşüncelerimizi paylaştık” ifadelerini kullandı. Bu ziyaret, Taliban ile Türkiye arasındaki ilk üst düzey temas oldu.
Taliban heyeti daha sonra Kızılay genel müdürünü ziyaret etti. Kızılay genel müdürü yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Özellikle insani yardımlar, kış yardımları, başta yakacak ve kıyafet olmak üzere kıtlıkla alakalı sorun var. Sağlıklı içme suyu sorunları var. Eğitimde kırtasiye yardım talepleri var. Bunun yanında bizim kalkınma yardımlarımız var. Şu anda orada Afganistan’dan göçü engellemek için 65 tane iş yeri açtık. Bu iş yerlerinin devamını talep ediyorlar. Özellikle dul, yetim ailelere yardımların devam etmesini talep ediyorlar.”
Diyanet İşleri Başkanı ile de görüşen Taliban heyeti adına açıklama yapan Emirhan Muttaki verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirterek şunları söyledi: “İnsani yardımlarla ilgili Türkiye Kızılay yetkilileriyle bir araya geldik. Türkiye’nin birçok ülkeye yardım yaptığı konuşuldu ve kış gelmeden Afganistan halkına yardım yapılmasını konuştuk. Yine İçişleri Bakanlığı yetkilileriyle de görüştük. Ziyaretimiz çok iyi geçti. Onlar bizi iyice dinlediler, biz de onları iyice dinledik. İnşallah gelecekte bu tür oturumları Kabil’de de gerçekleştiririz.”
Eşsiz liderimiz büyük Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini bir yana iterek, hırslı ve itici bir dış politika uygulayan AKP genel başkanı, ülkemizin saygınlığını azaltmış ve yalnızlaştırmıştır. Ne yazık ki bugün hükümetin dış politikası yoktur; aslında hiçbir konuda politikası yoktur. Bu politikasızlık ülkemizi uçuruma sürüklemektedir. İç siyasetteki kutuplaştırıcı tutumun ve ötekileştirmenin aynısı dış politikada da uygulanmaktadır.
Bugün ülkemizde ekonomik kriz büyük boyutlara ulaşmışken, Türk parası sürekli değer yitirirken, enflasyon alıp başını gitmişken, açlık, yoksulluk, işsizlik çok fazla artmışken, Taliban’ın kontrolündeki Afganistan’a ekonomik yardım yapmak yanlıştır. Afganistan’ın Kâbil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğinin sağlanmasında hevesli olanlar, uyuşturucunun merkezlerinden biri olan Afganistan’a yardım etmek istemektedirler. Bu istek, Binali Yıldırım’ın oğlunun Venezüella’ya maske götürmesi ve pudra şekeri olarak adlandırılan uyuşturucu işlerine benzemektedir. Ülkemizde nereye baksak, nereye el atsak sürekli pis kokular gelmektedir. Bu kötü gidişe dur demek için demokratik güçlerin birleşerek, harekete geçme zamanı gelmiştir.
Azim ve Karar, 18 Ekim 2021.