Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. Bu vesile ile tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum.
Cumhuriyet’imizin kuruluşundan itibaren Kadınlarımız; iş hayatı, eğitim, sağlık, yasama, yürütme ve yargıya kadar her alanda üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirmişler, çağdaş Türkiye’nin simgesi ve ülkemizin en büyük teminatı olmuşlardır. Bu anlamda emek veren, çalışan üreten tüm kadınlarımızı yürekten kutluyorum.
Bundan yıllar önce Büyük Önder Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken kadınların gelişimine, cinsiyet ayrımcı politikaların ortadan kaldırılmasına büyük önem vermişti. Ve bu alanda devrimlerin yapılmasını sağladı, kadının özgürleşmesi, erkeğiyle eşit olabilmesi için büyük çaba harcadı.
Fakat bu gün gelinen noktada ülkemizde kadınlarımız ile ilgili son 18 yılda yapılan yasal düzenlemeler maalesef kadınlarımızın kazanımlarını, hak ve özgürlüklerinin elinden almaya, yok etmeye ve kısıtlamaya yöneliktir.
Akp iktidarı ne yazık ki kadın ve erkeği eşit görmediğini her fırsatta dile getirmekle kalmıyor, kadınların yeri evidir, kadın en az üç çocuk doğurmalıdır ve kadınlar çalıştığı için erkekler işsiz bu ülkede işsizlik bu yüzden artıyor gibi çağ dışı söylemler ile kadınlarımızı yok saymaya devam ediyor.
Oysa kadın ve erkek eşitliği temel bir insanlık hakkıdır. Bu gün ülkemizde özgürlükçü demokrasinin yerleşmesinin ön koşulu kadın erkek eşitliğinin sağlanmasıdır. Kadın ve erkeğin eşit olduğu bir toplum ancak özgür ve demokratik bir toplum olabilir.
Fakat kadın ve erkeğin eşitliğini kabul etmeyen bir iktidar ile ne yazık ki kadınlarımız tehlike altında olmaya devam ediyor.
Bizler Chp olarak iktidara Kadın Erkek Eşitliğini sağlamak için bir sözleşme önerdik.
Bu sözleşmeye göre;
1- Kadınların ekonomik bağımsızlığının sağlanması ve iş gücü piyasasında kadın erkek eşitliği.
2- Kadınların eğitim fırsatlarının geliştirilmesi ve eğitimde eşit fırsatlar verilmesi.
3- Kadınların onurunun güvence altına alınması ve kadınlara yönelik şiddete son verilmesi.
4- Karar verme süreçlerinde kadın erkek eşitliğinin sağlanması.
5- Kadın erkek eşitliğinin tüm politikalarda korunması ve gözetilmesi.
Bu sözleşme kadın erkek eşitliğinin sağlanması için 5 temel alanı belirlemekte ve bu alanlarda alınması gereken önlemleri içermektedir. Chp olarak bizler bu sözleşme ile toplumsal yaşamın her alanında kadın erkek eşitliğinin sağlanmasını hedefliyoruz.
Çünkü bu ülkede kadın olmak çok zor. Her an; evde, sokakta, iş yerinde ya da evlenme teklifini, barışma isteğini redderseniz erkek şiddetine kurban gidebilirsiniz. Maalesef kanayan yaramız kadın cinayetleri ülkemizde çözülmeyi bekleyen en önemli sorunların başında geliyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun açıkladığı rapora göre 2019 yılı 474, 2020 yılı 300 kadın, 2021 yılı Ocak Ayında ise 23 Kadın Erkekler Tarafından Öldürülmüştür. Sadece son iki yılın verilerine bakıldığında bile bu konunun ne kadar önem arz ettiğini ve artık çözülmesi gerektiğini açıkça görüyoruz.
Ülkemizde bu kadar kadın katledilirken iktidarın ise hala somut bir adım atmamış olması akıl alır gibi değil ne yazık ki.
Aslında 2011 yılına döndüğümüz de ülkemizde İstanbul sözleşmesi imzalandı ve Sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan ilk ülke olma onuruna ise ülkemiz sahip oldu.
İstanbul sözleşmesi Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve son olarak, kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi sözleşmenin dayandığı dört temel amaçtan oluşuyor.
Ülkemizde bu Sözleşme imzalandı, imzalanmasına ama bir türlü kadına şiddet azalmıyor; hatta her geçen gün daha da artıyor. İktidar bu konuda artık İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamalı, adaleti sağlamalı kadınlarımıza hak ettikleri değeri vermeli ve sahip çıkmalıdır.
Çünkü günümüzde kadınların yaşadığı sorunlar, kadınlarımıza verilen değerin yitirilmesinden ve toplumun genel eğitim düzeyinin yeterli olmamasından kaynaklanmaktadır. Bunu da aşmanın yolu eğitimden geçiyor.
Yaşanan tüm bu olumsuzluklara ve engellemelere rağmen inanıyorum ki Cumhuriyet kadınlarımız eğitim, öğretim, sosyal, siyasal ve ekonomik hayatta daha aktif olarak haklarına sahip çıkmaya devam edeceklerdir.
Son olarak, kadına şiddet olaylarının son bulduğu, haklarının gasp edilmediği her alanda eşit yer bulduğu, taciz ve tecavüzlerin olmadığı, ölümlerin yaşanmadığı, ayrımcılığın ortadan kaldırıldığı ve kadınlarımızın hak ettiği değeri bulduğu bir Türkiye ve Dünya diliyor, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü bir kez daha kutluyorum.
Sevgi ve Selamlarımla,
Mehmet Tüm
25&26. Dönem CHP Balıkesir Milletvekili