Dr. Gergerlioğlu: Çıplak arama da var, işkence de var, kaçırılma da var ama bunları ortaya çıkarabilecek devlet yok ya, devlet yok!
Bana Cumhur İttifakı vekilleri diyor ki: “Ha bire niye kaçırılmalardan bahsediyorsun, anlatıyorsun.” Ee sürekli kaçırmaya devam ediyorsunuz
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, bir İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi olarak bugün size ne yazık ki yine kaçırılmalardan, işkencelerden bahsedeceğim. Bana Cumhur İttifakı vekilleri diyor ki: “Ha bire niye kaçırılmalardan bahsediyorsun, anlatıyorsun.” Ee sürekli kaçırmaya devam ediyorsunuz, bitirmiyorsunuz ki. Apaçık olaylar hakkında bir açıklama yapmıyorsunuz.
Gökhan Güneş onu kaçıranlara: “Siz kimsiniz, istihbaratçı mı?” diyor. Onlar da “Hayır, görünmeyenlerdeniz” diyorlar. Kimmiş bu görünmeyenler arkadaşlar?
Bakın, daha yedi gün önce kaçırılan bir insan vardı. Sanırım tüm Meclis bunu öğrenmiştir. Gökhan Güneş, İstanbul’da kaçırıldı. 20 Ocak’ta iş yerinin önünde 4-5 kişi üzerine atladı, zorla arabaya bindirilmeye çalışıldı, binmek istemedi, şok aletiyle bindirdiler. Bütün bunlar kamera görüntüleriyle sabit daha sonrasını bilemiyoruz, sonrasını Gökhan Güneş anlattı; bir yere götürmüşler, ıslatmışlar, çırılçıplak soymuşlar, elektrik vermişler, kaba dayak ve mezar denilen bir yerde ayakta ve gözleri bağlı bir şekilde altı gün boyunca tutuluyor ve “Bizimle iş birliği yap.” deniyor. Gökhan Güneş onu kaçıranlara: “Siz kimsiniz, istihbaratçı mı?” “Hayır, görünmeyenlerdeniz” diyorlar. Kimmiş bu görünmeyenler arkadaşlar? Aslında çok iyi görünüyorlar biliyor musunuz ama görmek istemeyen, göstermek istemeyen bir iktidar var karşımızda.
Kamerada 3 kişi Hüseyin Galip Küçüközyiğit’i takip ediyor ve sonra bu kişi yok. Ne olmuştur? Belli ki kaçırılmış, bir aydır yok.
Bitmedi, OHAL döneminde tespit ettiğimiz kaçırılan, aylarca işkence edilen en az 32 vaka var. Ciddiyetle takip ediyorum bunları ve hiçbir bakanlık bize cevap vermiyor. Bakın, 29 Aralık günü Ankara’da kaçırıldı. “Akşama Kocaeli’ne geliyorum” dedi Hüseyin Galip Küçüközyiğit -eski Başbakanlık çalışanı, KHK’li bir kişi- ve Kocaeli’ne varamadı, bir aydır ortada yok. Savcılığa koşturdu kızı, savcılık araştırmıyor, savcı atanmıyor. On sekiz gün boyunca savcı atanmadı. Ya yaşam hakkı kardeşim, yaşam hakkı. Bir insanın en önemli hakkı yaşam hakkıdır ama savcı on sekiz gün boyunca atanmıyor. Sonra ne mi oluyor? HTS kamera kayıt araştırması hâlen yapılmıyor, kızı iş yeri kamerasından bir görüntü tespit ediyor. Kamerada 3 kişi Hüseyin Galip Küçüközyiğit’i takip ediyor ve sonra bu kişi yok. Ne olmuştur? Belli ki kaçırılmış, bir aydır yok.
Yusuf Bilge Tunç -inanılmaz bir şey- dünyaya karşı bizi utanç içinde bırakan bir vaka!
Bitmedi, Yusuf Bilge Tunç -inanılmaz bir şey- dünyaya karşı bizi utanç içinde bırakan bir vaka. 1,5 yıldır kayıp bu insan, 6 Ağustos 2019’da kaçırıldı, beş yüz kırk gündür kayıp ne ölüsü var ne dirisi. Hiç kimse bir açıklama yapmıyor.
Hürmüz Diril, Süryani bir vatandaşımız, eşi ölü olarak bulundu, kendisinden bir haber verilmiyor.
Mehmet Bal, Batmanlı bir vatandaşımız İstanbul’da kaçırıldı, hiçbir araştırma yok.
Gülistan Doku, aylardır yok ve ciddi bir araştırma yok, bulunamıyor.
İşte, bütün bunlardan sonra biz ne yapıyoruz? Görüyoruz ki karakol ve savcılıklara gidiyor bu insanlar, kimse yüzlerine bakmıyor.
Bahtiyar Fırat’ın eşi öncesinde savcılığa sormuştu, Gaziosmanpaşa Savcısı demişti ki: “Onu MİT almış, biz o işe karışmıyoruz.” Kırk beş gün boyunca cevap vermedi.
Bahtiyar Fırat kaçırılmıştı İstanbul’da, kırk beş gün sonra aniden İstanbul Emniyet Müdürlüğünde ortaya çıktı, ben takip ediyorum. İstanbul Emniyet Müdürlüğü resmî bir açıklama yapmadı, kırk beş gün sonra bitkin, perişan, işkence edilmiş bir hâlde bulundu ve eşi öncesinde savcılığa sormuştu, Gaziosmanpaşa Savcısı demişti ki: “Onu MİT almış, biz o işe karışmıyoruz.” Kırk beş gün boyunca cevap vermedi.
MİT mahkemelerine sadece Ankara 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi bakıyor!
Şu bahsettiğim 32 kaçırılan insanın Ankara Emniyet Müdürlüğünde ortaya çıktıktan sonra yargılandığı yer neresi biliyor musunuz? MİT mahkemelerine bakmakla, sadece bu mahkemelere bakmakla mükellef Ankara 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi; başka bir yerde yargılanmıyor bu insanlar, bulundukları zaman orada yargılanıyorlar.
Çıplak aramaları, işkenceleri, kaçırılmaları söylediğimiz zaman bize “Terörist” demeye çalışan bir İçişleri Bakanlığı mı var? İşine baksın İçişleri Bakanlığı.
Ben bunu İçişleri Bakanlığına soruyorum, tüm bu vakaları sordum, cevap yok. Hiçbirinde cevap yok. Bakın Gökhan Güneş çıktı, bütün bunları anlattı, işkenceleri anlattı; korkmadan anlattı, İçişleri Bakanlığı kaç gündür tek bir açıklama yapmıyor. Ya, bu ülkede İçişleri Bakanlığı yok mu? Hangi işlere bakıyor bu Bakanlık ya? Çıplak aramaları, işkenceleri, kaçırılmaları söylediğimiz zaman bize “Terörist” demeye çalışan bir İçişleri Bakanlığı mı var? İşine baksın İçişleri Bakanlığı.
Fuat Oktay bana diyor ki: “Türkiye’de insan kaçırma diye bir suç olmamıştır.” Bunu Kasım ayında söylemişti, üstüne 2 kişi daha kaçırıldı.
Şimdi, bakın, biz daha sonra Cumhurbaşkanlığı makamına gidiyoruz, yazılı ve sözlü soruyoruz cevap vermemeye çalışıyorlar, Fuat Oktay bana diyor ki geçen bütçe görüşmelerinde “Türkiye’de insan kaçırma diye bir suç olmamıştır.” Kasım ayında söylemişti, üstüne 2 kişi daha kaçırıldı. Her yıl ben ona söylüyorum ki “Böyle bir suç yoktur.” dedikten sonra iki üç kişi daha kaçırılıyor diyorum.
Kaçırılmaları İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ve Ombudsmanlık da araştırmıyor!
Peki, Meclisin bir İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu var, oraya gidiyoruz, oraya bu vakaları götürüyorum, incelemiyor. Alt komisyon kurun diyorum, incelemiyor. Tek tek vakaları götürüyorum, incelemiyor. Bu ülkenin TİHEK denen İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu var, o incelemiyor. Ombudsmanlık var, incelemiyor. Ya, niçin var bu kuruluşlar? Allah aşkına burası hukuk devleti değil mi? Bu devlet millet için değil mi?
Çıplak arama konusunu gündeme getirdik, bize “yalancı, terörist” dediler!
Anayasa diye bir şey yok mu? Nasıl bir ülke burası? Çıplak arama konusunu gündeme getirdik, bize “yalancı, terörist” dediler, ardından Uşak Emniyet Müdürlüğündeki genç öğrenciler suç duyurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi savcılığa eksik soruşturma yaptığı için hak ihlali kararı verdi. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine çıplak arama yapıldı.
Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Aslan’ın ağabeyi aradı, “Antalya L tipi cezaevine girdiğinde kardeşime çok onur kırıcı bir şekilde çıplak arama yapılmış.”dedi.
Ve daha sonra, bakın, bana her gün cezaevlerinden mektup geliyor, her kesimden insandan geliyor. Bugün daha biraz evvel Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Aslan’ın ağabeyi aradı, “Antalya L tipi cezaevine girdiğinde kardeşime çok onur kırıcı bir şekilde çıplak arama yapılmış.” dedi ve daha birçok mahpus bana bunu yolluyor, “Cezaevinden sizi izliyoruz.” diyor mahpuslar “Öylesine haklısın ki Ömer Bey, bir adım bile geri atma, çıplak arama onursuzluğu var.” diyorlar ve biz bu onursuzluğa karşı tüm gücümüzle direniyoruz ve bu çıplak arama ortadan kaldırılsın. Tek bir sözünüz yok sizin, tek bir sözünüz yok.
Çıplak arama da var, işkence de var, kaçırılma da var ama bunları ortaya çıkarabilecek devlet yok ya, devlet yok!
Çıplak arama var, işkence var, kaçırılmalar var, eğer ki bu ülkenin milletvekiliyseniz çıkıp bunlar konusunda bir açıklama yaparsınız. Bir milletin bir vekili olarak bu sorunları gündeme getiriyorum, sizinse derdiniz bütün bunları sümen altı etmek başka bir işiniz yok. Çıplak arama da var, işkence de var, kaçırılma da var ama devlet yok ya, devlet yok.
Benim gündeme getirdiğim tüm vakalar bilgilidir, belgelidir, raporludur. Hepsini ayrıntılı bir şekilde sizlere sunabilirim. İstediğiniz kadar bunları yok saymaya çalışın, yalanlamaya çalışın. Ya, utanın ya!
Değerli arkadaşlar, işte acziyeti görüyorsunuz. Benim gündeme getirdiğim tüm vakalar bilgilidir, belgelidir, raporludur. Hepsini ayrıntılı bir şekilde sizlere sunabilirim. İstediğiniz kadar bunları yok saymaya çalışın, yalanlamaya çalışın. Ya, utanın ya… Bakın, Mehmet Aslan… Bakın, Gökhan Güneş daha dün kaçırıldığı yerden çıktı. Korkunç işkencelere uğramış, perişan bir hâlde. Bu insan korkmadan, çekinmeden, uğradığı işkenceleri anlattı. Bakın, size başka bir örnek vereyim, hepsi bende bilgi, belgeli. Sayın Mehmet Muş, zor durumda kalacaksın beni iyi dinle.
Zabit Kişi” isimli bir şahıs 108 gün boyunca kaçırılmıştı. Korkunç işkencelere uğradı.
Zabit Kişi” isimli bir şahıs 108 gün boyunca kaçırılmıştı. Korkunç işkencelere uğradı.”Zabit Kişi” isimli bir şahıs 108 gün boyunca kaçırılmıştı. Korkunç işkencelere uğradı. Bana cezaevinden yazdığı mektupta diyor ki: “Yetmiş beşinci günde ancak yıkanmama izin verdiler. Yüz sekiz sonunda 30 kilo zayıflamıştım, perişan hâldeydim.” Ve sonrasında savcılığa suç duyurusunda bulunuyor.
Van’daki işkenceleri gördük, helikopterden atmaları gördük bunlar nasıl araştırılmaz arkadaşlar? Utanın ya, Allah aşkına. Yazıklar olsun bütün bu itirazlarınız için sizlere de.
Ne oluyor biliyor musunuz? Bu kadar önemli suç duyurusuna bu kişiyi dinlemiyor bile. Ardından ben bu kişinin şikâyetlerini Meclis Başkanlığına araştırma önergesi olarak götürdüm. “İşkencede makatıma cop soktular.” diyen bu adamın dediklerini Meclis Başkanlığı “Kaba ve yaralayıcı ifadeler var.” diyerek reddetti. Utanıyorum, böyle bir şey olamaz. Bu memleketin Meclisinin Başkanlığı işkenceyi nasıl araştırmaz? İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu işkenceyi, kaçırılmaları, çıplak aramaları nasıl araştırmaz? Van’daki işkenceleri gördük, helikopterden atmaları gördük bunlar nasıl araştırılmaz arkadaşlar? Utanın ya, Allah aşkına. Yazıklar olsun bütün bu itirazlarınız için sizlere de.