Belki de malum zalimlerin elinde ucu kanlı bir mızrağa dönüşen “evrensel hukuka” karşı elindeki güçlü kaleminden ve kaya gibi sağlam iradenden başka hiçbir kalkanının olmadığı bu “haksız” ve “kirli” savaşı hiçbir zaman kazanamayacaksın ve doğru yerde değil, “doğrunun” yanında kahramanca mevzilenmiş olmanın ağır yükünü taşıyamayarak sonunda pes edeceksin bilmiyorum.
Ancak itiraf etmem gerekiyor ki tuhaf bakışlı adam, seni yenmeleri için, yani bir anlamda sana diz çöktürmeleri için seni ömrünün sonuna kadar gün ışığına hasret bırakmak sevdasıyla ovuşturulan o kirli ellerin üzerine yağdırdığı azaba karşı şu ana kadar şanlı bir direniş ortaya koymuş olan o savaşçı ruhuna, yorgun bedeninin artık daha fazla eşlik edememesini bir şekilde sağlamaları gerekiyor.
Yani kısacası “tuhaf bakışlı adam”, ne yapıp ne edip seni öldürmeleri gerekiyor!.Ancak seni öldürmeleri için de karşında duracak “kallavi” bir yüreğe sahip olmaları gerekiyor. Bunu yapabilmeleri içinse kendilerinin de o ölümü göze almaları gerekiyor.
Öldürmeye çalışırken ölmeye de hazırlar mı, hani bu kadar yürekliler mi inan bilmiyorum. Ancak adı konulmuş bir esaretten “adı konulmamış” koğuş ağalığına terfi eden senin gibi çelikten iradeli bir yazarın o soğuk mapushane duvarlardan dışarıya “yenilerek”, “diz çökerek” ya da “pes ederek” asla çıkmayacağını; kalemle kağıda ihanet etmemenin onurlu bedelini gerekirse canıyla ödemekten asla çekinmeyeceğini çok iyi biliyorum ve sadece bu sebeple olsa bile seninle sonuna kadar gurur duyuyorum tuhaf bakışlı adam. Emin ol ki kalan ömrümün sonuna kadar da gurur duymaya devam edeceğim.
Uğur Güney Subaşı